Kimin söylediğini hatırlamıyorum ama şu sözü çok severim,
“Düşmanlarınızı sevin” bana kalırsa söyleyen erenlerden olmalı.
Ne kadar zor değil mi, düşmanını sevmek!
Oysa korktuğumuz, nefret ettiğimiz, yargıladığımız,
suçladığımız sevmediğimiz bize BİZ’i göstermek için gelmiştir. Ki bu kişiler
tekâmül yolumuzda bizim öğretmenlerimizdir. Yaşamımızda hiç kimse tesadüfen
bulunmaz, herkes belli bir plan ve amaç doğrultusunda hayatlarımızda yer alır.
Yargıladığımız, nefret ettiğimiz her şey onunla birlikte
gelir. Her şeyin ama her şeyin bir olumlu bir de olumsuz tarafı vardır, bu
kural isteklerimiz içinde geçerlidir. Eğer huzur istiyorsak hayatımızdaki
karmaşa ve öfkeden arınmamız gerekiyor.
Odaklandığımız şeylere farkında olmamız dileklerimle buyurun
bir güzel ve düşündürücü hikaye ile sözü bağlayayım;
Bir çocuğun
ayakkabısı denize düşer ve kaybolur... Sahilde kumların üzerine şöyle yazar...
BU DENİZ HIRSIZDIR...
Biraz ötede bir balıkçı, ağına yakalanmış çok miktarda
balığı kıyıya çeker ve kumlara şöyle yazar;
BU DENİZ CÖMERTTİR...
Bir genç denizde boğulur... Acılı, ağıt yakan annesi kumlara
şöyle yazar;
BU DENİZ KATİLDİR...
İhtiyar bir balıkçı koca bir inci barındıran istiridye
çıkarır denizden ve kumlara şöyle yazar;
BU DENİZİN GÖNLÜ ÇOK
ZENGİNDİR...
Bir dalga gelir, sahilde yazılı tüm yazıları siler...
Bir bilge gelir ve
şunu yazar;
"Eğer deniz
olmak istiyorsan başkalarının söylediklerine çok da önem vermeyeceksin!"
İğne ucu kadar küçük sebeplerin, yüzümüzdeki tebessüme
kattığı anlam itibariyle kocamaaaann mutluluklara dönüşmesi ne güzel!
Naçizane tavsiyem hayatı, bizden on adım önde giden
çocuklarla yaşayın, onlardan öğreneceğimiz çok şey var, tabi kendi EGO’muzu
susturabilirsek...
Beykozumuzun şahsına münhasır semti Anadoluhisarından
Asiyece selam saygı her birinize