Sevgili Gönül Dostlarım,
Bugünkü köşemde, tüm öğretmenlerimizin hoşgörüsüne
sığınarak, 24 Kasım’a anlam yükleyen en büyük mesleğin sahibi ‘ÖĞRETMEN’ in bendeki tanımını izah edeceğim.
ÖĞRETMEN; anne ve babanın çocuğuna vermek istediği eğitimde
en önemli görevi üstlenen kişidir. Öğretmenin bu görevi hakkıyla ifa edememesi
halinde büyük bedeller büyük veballer ödenir. Eğer öğretmenler, iyi eğitilmiş
bir nesil yetiştiremezse; başta kendine olmak üzere, yaşadığı topluma ve
devletine büyük ihanette bulunmuş olur.
ÖĞRETMEN; taşıdığı sorumluluğun bilincinde olan,
fedakârlıktan kaçınmayan, insanlık için hayati önem taşıyan kutsal mesleğin
sahibidir.
ÖĞRETMEN; toplumun manevi mimarıdır. Ektiği tohumları en
güzel haliyle yetiştirebilen, ışığıyla toplumu aydınlatabilen rehberdir. Sevginin,
saygının, şefkatin, hoşgörünün sembolü olan öğrencileri için en güzel modeldir.
ÖĞRETMEN; kişilikli, güvenilir, sosyal bireyler yetiştirerek
sağlıklı toplumlar kuran mimardır. Maddi ve manevi değerlerimizi öğreten; milli
kültür ve ahlakımızın korunmasını sağlayan en değerli varlıktır.
ÖĞRETMEN; öğrencilerinin gözlerinde insanlığın geleceğini
görebilen, eserlerine paha biçilemeyen mümtaz bir şahsiyettir. Mevlana’nın
deyimiyle akıllardan meydana gelen gül bahçesinin bahçıvanıdır. Öyle bir
bahçıvan ki en güzel gülleri o yetiştirir. Çiçeklerine toz kondurmayan altın
kanatlı kelebektir.
Öğretmene bu kutsal miras, kâinatın en değerli varlığı olan
insanlar için seçilmiş Peygamberlerden kalmıştır. Peygamberlerin vazifeleri, Yaratan’dan
aldıkları emirlerle insanları aydınlatmak, insan olmanın özelliğini, güzelliğini
taşımaları için rehber olmaktır. İşte öğretmen de bu manada bir rehberdir.
Sevgili Gönül Dostlarım;
Yazımın başlığındaki ‘ Hz. Muhammet (sav)’in Öğretmeni
Kimdir? sorusunun cevabı; şu kısa hatıramdaki hadisede mana bulmaktadır:
Sene 2014…
Eğitim görevlilerinden oluşan seçkin ilim insanlarıyla on
günlük bir umre seyahatinde bulunmaktaydım. Bu güzide topluluğa, âcizane ben de
rehberlik etmekteydim. Umre vazifemizi ifa ettikten sonra Mekke’de tarihin
yaşandığı Cennet’ül Mualla ‘yı (Mekke Kabristanı), Arafat’ı, Mina’yı ve Müzdelife’ yi ziyaret
ettik. Ancak; halk dilinde mağaralı dağ olarak bilinen ve Peygamberimiz
HZ.Muhammed’e(sav) Kur’a-ı Kerim’in
indiği dağ olan Hira Dağı’nı ise tarif etmek benim için zordu.
Ama anlatmalıydım.
Önce okuduğum ayetin burada nazil olduğunu söyledim. Sonra ‘İKRA’nın ne demek olduğunu ve devamını
anlattım. Bulunduğumuz yer çok kutsaldı. Çünkü son Peygamberimiz Hz. Muhammet
Mustafa(sav), on iki bin dağın içinden seçilmiş bu dağda bir öğrenci, o küçücük
mağara okulu olmuştu. Öğretmeni ise dört büyük melekten biri olan
Cebrail(as)idi. Öğretmenin öğrencisine ilk emri ise ”İKRA” yani “OKU” oldu.
‘Ben okuma yazma bilmem!’diyen öğrencisi olan Hz.Muhammet
Mustafa (sav) Efendimiz’i, şefkatle kucaklayıp sıkan ve ona tane tane Alak
suresini okuyan Cebrail (as), öğretmen olarak öğrencisine ne öğretmişti?
1. Yaratan Rabbin adıyla oku!
2. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.
3. Oku! O, keremine son olmayan Rabb’indir.
4. O, kelam ile yazmayı öğretendir.
5. O, insana bilmedikleri şeyleri öğretti.
6. (Sakın okumamazlık etme!)Çünkü insan muhakkak ki tuğyan
(azgınlık)eder.(ALAK SURESİ:1-6)
İşte ÖĞRETMENLER, Cebrail vasıtasıyla Peygamberimiz
Hz.Muhammet(sav) Efendimiz’in aldığı bu “OKU”emrini yaşatan, bugüne getiren
yüce mirasın varisleridir.Bu vesileyle 19 Kasıma denk gelen Peygamber Efendimiz
Hz.Muhammed (sav)in doğum gecesi olan Mevlid Kandilini kutluyorum.
William A.Ward’ın dediği
gibi ”Sıradan öğretmen anlatır. İyi öğretmen açıklar. Yetenekli öğretmen yapar
ve gösterir. Büyük öğretmen ise esin kaynağı olur.”
Tüm öğretmenlerimizin esin kaynağı olabilmesi temennisiyle; bu
kutlu yolda, bu mukaddes davada mesleğini hakkıyla icra eden çok kıymetli
öğretmenlerimizi 24 KASIM vesilesiyle kutluyor; hayatta olmayan tüm
öğretmenlerimize Rabb’ imden rahmet, emekli olanlara huzurlu hayat, tüm
öğretmenlerimize sıhhat ve afiyet diliyorum.
Saygı Sevgi ve Dua ile…