Merhaba
değerli okuyucularımız
Geçtiğimiz ay
belirttiğim üzere şiddet konumuza bu ayda devam ediyorum.
Neden
tarafımıza uygulanan şiddeti küçültme eğiliminde bulunuruz hep. İsyanımız neden
hastanelik olunca başlar. Hâlbuki büyüğü küçüğü, hakaret içeren sözler, bir
tokat, kol kırılması baş yarılmasının kişiye etkisi aynı oranda. Olayı yaşayan
içinde, olayı izleyen aile bireyleri içinde… Tabi fiziksel olarak değil,
psikolojik olarak.
Okul
bahçeleri, okul koridorları! Teneffüs ve öğle araları! Öğrencilerin okul giriş
çıkış saatlerinde toplu taşıma araçları!
Çocuklarımıza
serpilen şiddet tohumlarının filizlerini ürkütücü boyutta gözler önüne
sermekte.
Çocuklarımızın
birbirlerine hitabet biçimleri neredeyse tamamıyla hakaret içerikli. Birlerine
en mutlu anlarında bile küfür ederek paylaşımda bulunuyorlar. İki üç öğrenci
bir araya gelip acımasızca birbirlerine vuruyorlar. Kavga ediyorlar diye
müdahale edildiğinde biz şakalaşıyoruz diyerek gülmeye başlıyorlar.
Yanlarından
geçen öğretmen, müdür, veli, otobüsteki yaşlı amca, teyze onlar için hiçbir şey
ifade etmez durumda. Toplum içerisinde olduklarından bihaber tarzda elleri ve
dilleri şiddet saçıyor.
Daha öncelerde
köşem de bu soruyu paylaştım. Sanıyorum tekrar tekrar paylaşacağım… Ne oluyor
bize? Ne oluyor gençlerimize, çocuklarımıza?
Çevrenizde (sadece
gözlemci değil sizin de samimiyetle bir arada olduğunuz ilişkilerini şahitlik
ettiğiniz) huzurlu, demokratik bir aile yaşamına sahip bireylerin yetiştirdiği
çocuklar ile baba ya da annenin baskın olduğu aile içinde sözlü, fiziksel
şiddetin hüküm sürdüğü evlerin çocuklarının psikolojik durumu arasında nasıl
bir fark mevcut?
Arkadaşı
tarafından hakaret içeren cümleleri gülerek karşılayan yine aynı tondan aynı
mesajları içeren cümlelerle cevap veren çocuğumuz bu diyaloglara nerede maruz
kalmış ve kalıyor ki bu iletişim biçimini rutin diyalog olarak görüyor.
Veya
arkadaşıyla sürekli şiddet içeren eylemlerle, kıyasıya dövüşerek eğlendiğini
ifade eden gencimiz nasıl oluyor da karşı tarafın canını acıtmayı, kendi
canının yanmasını şaka olarak nitelendirebiliyor.
Sadece
diziler, internet mi suçlu olan ya da okuldaki arkadaşlarını mı model alıyor?
İşte bunların tüm
çekirdeği nerede? Bir önceki sayımızda belirttiğim üzere sizlerin sürekli
hafifletme çabasında olduğunuz, bir başkasına paylaşmada ‘’kol kırılır yen
içinde kalır ‘’sözünden hareketle en kuytulara attığınız 1 tokatta, sadece itti
de, dövmez ama eşyaları kırar döker diyerek derinlere bastırdıklarınızda.
Bastırılanlar… Şiddete maruz kalan içinde maruz kalanı gören içinde ağır bir yük yara. Bastırmadan şiddete hayır diyebilmek, yaralanan psikolojilerin uzmanlarca tedavisi şart. Şiddetin, günün, yaşamın bir gereği olmadığını anla. Hasta bireyler, hasta çocuklar, hasta gençler, tümünün toplamı hasta topluma hayır demek için kadın cinayetlerinin, trafikte cinayetin, arkadaşlar arası kanlı hesaplaşmaların son bulması için önce aile içinde fiziksel veya sözlü şiddete asla duyarsız kalma.