Değerli okurlar zaman zaman yerel basında yol almanın güçlüklerinden bahsetmişimdir. Şimdi yine bu bilgilerimizden hatırlatmalar yapmak istiyorum, neden derseniz eğer, meydan boş katlığında dünü unutup kuvvetli sallayan dostlarımız bulunmakta, biz onlara dünde dost diyorduk, bu günde dost diyoruz. Çünkü bizim anlayışımızda, dost ya vardır ya da yoktur. Hele hele dosttun eskisi hiç olmaz.

Artık bizim dilimize sakız sizler içinde demode olan, efendim biz beş yıldır yayındayız ve 47. sayıyı yakaladık. Yayın ilkemizden hiç taviz vermeden aslanlar gibi yolumuza devam ediyoruz. Buraları ardık az önce söylediğim gibi demode oldu, gerçek olan ise beş yıllık süreçte 47 sayı olağanüstü bir başarı, bunu biz değil bu sektörde isim yapmış gerçek söz sahibi büyüklerimiz söylemekte.

Bu süreci hiç hata yapmadan mı aşıyoruz, bu tabi ki mümkün değil, güzel olan şudur ki hatalarımız eleştiri olarak önümüze konduğunda, bu kim olursa olsun önünde saygı ile eğilip, gelecek sayı bu hatalardan arınmış olarak yola devam etmek hep prensibimiz olmuştur.

Yerel basın sektöründe yol kat etmenin güçlüğü hep konuşulmuş ve zorlukları zaman zaman masaya yatırılmıştır. Bizde o zorlukları rüzgar bizden tarafa estiğinde tabi ki yaşamaktayız. Bunun getirisinde de tabi ki evdeki hesapların çarşıya uymadığı zamanlar da olmuyor değil Tek direnme gücümüz yayın ilkemizi muhafaza ederek reklam, kutlama, ilan gibi basımı ücrete tabi olan gelir kaynağımızdır. Bu süreçte yaşanan sekte direk yayın tarihinizin rotar yapmasına sebep oluşturmakta.

İlçemiz değişik bir uygulama ile tanıştı, ekonomik güçlerini kalemleri ile birleştiren bir grup arkadaş çıkardıkları gazetelerinde, yerel basının genel olarak yaşadığı ekonomik sıkıntıyı yaşamadan yol almaktalar. Bu arkadaşlarımızın siyasi ve sosyal kimlikleri net olarak biliniyor olmasından kaynaklanan bir ön yargı ile halk arasında, olabilecek seçim senaryolarında kendilerine rol arıyorlar gibi değerlendirilmekte.
Her koyun kendi bacağından asılır, dolayısı ile herkes özgürdür ve hukuk kurallarından çıkmadan istediği gibi hareket etme özgürlüğüne sahiptir.

Yapılacak eleştiriler oluştuğunda herkes kendisine yapılan eleştirilere cevap verebilmelidir. Dolayısı ile bizde günahımızla sevabımızla okuyucularımızın eleştirilerine her zaman açığız, sordukları her soruya cevap verip onları aydınlatmak temel ilkemiz olarak halen geçerliliğini korumaktadır. Başından beri biliniyor ki, bu geçerlilikte bir sekte olduğunda Doğuş Haber kendini imha etmiş olur.

Ha biz kimlerin eleştirilerini es geçeriz, onu da okurlarımızın bilmeleri açısından açıklamakta fayda görmekteyiz. Öyle söylevlerini hayali versiyondan sallayıp, gerçek bir zemine oturtamayanlar var ya, hani şu;

Çıkartmış oldukları internet gazetesi için, zamanında gazetemizin haberlerini kaynak göstererek yayınlamak istediklerini defalarca dile getirip izin istediklerini unutup, şimdi üzerimize çamur bulaştırmaya çalışanlar;

Gazetemizde köşe yazarlığı yapmak için, sahibi olduğu iş yerinin reklamını gazetemize vermek ile köşe yazarlığı isteğini eş değerde değerlendirip, çok istemesine karşılık, tezgahlarla dolu emeline ulaşamayanlar;

Gazetemizin yayın ilkesini çok beğendiğini, bir cami minaresine çıkıp ta, haykırmadığı kalan ve gazetemizin eline geçmesi için özel adresler yazdıranlar;

Bir zamanlar görevlisi olduğu sivil toplum kuruluşunun etkinliğine gazetemizi davet ettiklerinde, nasıl misafir edeceği konusunda telaş yaşayan, konumunda küçük bir farklılık olduğunda davranışını 360 derece değiştirenler;

Ticari konumu gereği hasıl olan bir uygulama ile tazminat aldığı kuruma, ikili anlaşmalarla halen iş yapanlar;

Ayrıca bir başka uygulama ile yine ticari konum kullanılarak, bir kurumun ticari anlamda yol almasına yardımcı olmak için, kendisine ait değerli kağıtlarını kullanarak
gelecek için yalakalık yapanlar;

İşte biz bu zevatın eleştirilerini dikkate almıyoruz, neden mi çünkü kimse almıyor da ondan, nedeni de son derece basit. Tüm Beykoz yerel basınla iştigal edenleri çok iyi tanıyor ve kendi ölçeğinde değerlendiriyor. Bizde bu değerlendirmede nerede olduğumuzu çok ama çok iyi biliyoruz. Neredemi “eh bırakında oda, onlarla bizim aramızda kalsın”