Ankara’daki barış mitinginin 97 kişinin ölümüyle sonuçlanması gergin olan durumu daha karmaşık hale getirerek toplumda büyük bir karışıklık yarattı.
Yoksa terörün her türlüsünün bulunduğu ülkemizde, uyuyan hücreler, canlı bombalar uyanıyor mu? İnsanlar terör olaylarında ‘benim düşüncemde ise iyidir, değilse kötüdür’ mantığında olmamalıdırlar. Dünyanın her yerinde teröristler aynıdırlar; kural tanımayan, insanlıktan nasiplerini almamış, kendileri gibi düşünmeyen herkesi hedef alan, yakıp yıkan, yok eden bir zihniyete sahiptirler.
Suriye’deki durum her zamankinden çok daha kötü. Ortadoğu’daki eylemciler ülkemizde cirit atıyorlar. Rusya’nın Suriye’de aktif hale gelmesi; Suriye’deki Türkmenleri bombalayarak hava taarruzları yapması, dalga geçer gibi sınırda savaş uçakları ile sınır ihlali yapması, Avrupa’nınsa her zamanki gibi ikiyüzlü siyasi politikaları ortamı daha da belirsiz hale getiriyor.
Ülkemin güzel insanları, işte böyle bir ortamda, 1 Kasımda seçime gidiyoruz. Ülkesini seven her Türk vatandaşı, görüşü ne olursa olsun oyunu kullanmak zorundadır. Bizler aynı gemideyiz ve birlikte yaşamak zorundayız. Seçim sonuçları nasıl olursa olsun biz ancak daha hoşgörülü, daha içten, daha samimi olursak ülke olarak da daha güçlü oluruz.
Bir zamanlar iki kardeş kavga etmişler ve küsmüşler birbirlerine. Bir gün iki kardeş ayrı ayrı köyden kasabaya doğru yürüyorlarmış. Öndeki kardeşin karşısına bir ayı çıkmış, fakat silahı olmadığından kendisi hiç bir şey yapamamış. Dönüp silahı olan arkadaki kardeşine çaresizlikle bakınca, arkadaki kardeş; “ korkma kardeşim, ayının seni parçalamasına göz yummam, ben ayı ile kardeş olmam” deyip silahı ile ayıya ateş açmış.
İşte Türkiye’nin tablosu bu. Önce birlik, sonra beraberlik, illa ki, birlik ve beraberlik...
Saygılarımla.