Merhaba değerli okuyucular
Yaz ayına hızla başlangıç yaptığımız şu günlerde İşçi Bayramı’nı da geride bıraktık.
1 Mayıs 2017 Pazartesi gününe denk gelmesi sebebiyle çoğumuz için kısa bir tatil fırsatını da beraberinde getirdi. Dolayıyla bu 1 Mayıs, dönüş günü olarak değerlendirildi. Tabi her zaman olduğu gibi cep telefonlarımızdan sosyal medya aracılığıyla güne ilişkin paylaşımlarımızı da yaptık.2 Mayıs Salı günü işçi-memur-ast-üst-usta-çırak-patron- çalışan işyerlerimize, işyerlerinde ki rollerimize geri döndük.
1 Mayıs pazartesi günü veya işe dönüş yaptığımız 2 mayıs Salı günü, çalışan olur ,yönetici olur ,işveren olur kaç kişi çalışma durumunu ,çalışma hayatında ki misyonunu,çalışma hayatındaki psikolojisini iş arkadaşları ile ilişkilerini gözden geçirdi ?Sosyal medya daki paylaşımından sonra mevcut gün üzerine düşündü?En önemlisi de kaç kişi Peygamber'imizin (S.A.S.).
‘’Allah’ım! Ümmetimin herhangi bir görev alanında sorumluluk yüklenip de ümmetime zorluk çıkaranlara sen de zorluk göster. Buna karşılık ümmetimin herhangi bir görev alanında sorumluluk yüklenip de ümmetime karşı yumuşak davranırsa sen de ona karşı yumuşak davran ‘’(Hz. Ayşe (R. Anha) der ki: Peygamber'imizin (S.A.S.) işte şu odamda şöyle buyurduğunu duymuştum )
ifadesinden kendine yön verdi.
Bildiğiniz üzerine Pazartesi Sendromu diye bir tabir var hayatımızda.Bu da akla şu soruyu getiriyor.İş yerlerimizde mutsuz muyuz?Sadece para kazanmak zorunda olduğumuz için mi çalışıyoruz?Cevaplar evet ise, bizi bu hale getiren şartlar ne ?Kendi yaşantımdan haraketle veya danışanlarımdan gelenlerle cevaplar çok çeşitli…Ama özellikle cevaplar aşağıdaki üç şıkta yoğunlaşıyor.
1)Evet mutsuzum hakkımın karşılığı alamıyorum. Çalışma saatleri çok yorucu
2) Evet mutsuzum istediğim alanda, eğitim aldığım alanda çalışmıyorum.
3) Evet mutsuzum. Aslında işimi seviyorum, başarılıyımda. Fakat yöneticimle(şef,md,md yardımcısı,patron)sorun yaşıyorum.
Bu sorular ve cevapları danışmanlığı yaptığım kişilerin psikolojisini ve tabiî ki dolayısıyla ailelerini etkilediği için seanlarda sıkça gündeme geliyor. Bu üç cevaptan ikisi şirket&kurum şartları, prensipleri, kadrosu ile ilgili olması sebebiyle çok yoruma açık konular olmadığından sadece uygun şekilde taleplerini iletmeleri konusunda danışanlara yön veriyorum.
Peki ya üçüncüsü?
Yöneticisinin çalışan ve ile yaşanabileceği sorunlar aslında nettir. Çünkü çalışandan neler beklenir?Çalışma gün ve saatlerine uyum.Kişisel bakımına dikkat.İşine saygı duyup belirtilen görevleri eksiksiz olarak yerine getirmesi.Nezaket kuralları ve iş etiği doğrultusunda çalışma arkadaşları ile düzeyli işbirlikçi bir ilişki içinde bulunması
Bunların aksi durumunda uyarılar verilip ,çalışana çeşitli yaptırımlar uygulanması ,duruma göre iş akdinin sonlandırılması mümkündür
Ast –üst ,yönetici –çalışan ilişkisi yukarıda belirttiğim detaylar doğrultusunda aslında çok karmaşık değildir.Ama ne yazık ki günümüzde süreç bu kadar basit işlememektedir.İzlediğimiz dizi film kültürünün bir yansıması olsa gerek, iş yerlerinde olması gereken kuralsal ilişkiler yerini entrika,kurum –firma çıkarlarından çok kişisel çıkarların ön plana çıktığı,kişilerin karşısındaki kendine dönüştürmeye çalıştığı,kişisel tavrını ortaya koyduğunda tartışmaların yaşadığı, iş yapma kaygısından çok kişisel hırsların yaşandığı ,kişi çalışmama kararındaysa (iş yavaşlatma,işini umursamama) karşısında ki çalıştığında ona nefret yöneltme ,mobing uygulama ya varan yıpratıcı bir sürece hızla yol almaktadır.
Neden İnsan Kaynakları,Kalite Yönetimi,Kişisel Gelişim gibi iş yaşantısında olumlu katkı sağlayacak yapılanmaların hız kazandığı bu dönemde, mobing kavramı gizli bir canavar olarak daha hızla büyümektedir?
Haziran ayı sayımızda Mobing ve Çalışma Hayatında Neler Oluyor başlığında görüşmek üzere….