Sormayın ne
olur bana yaşın kaç diye, zamansız yolculuğa çıktığımdan bu yana…
Kaç gün
geçti bilmem ki, sormayın ne olur bana, yaşıyormusun diye.
Ben 79
yazından önce hiç yaşamadım ki. Biliyorum hiçbir zaman yeşermeyecek arpa boyu
umutlarım. Sormayın ne olur bana dünü nasıl geçirdiğimi.
Bugünüm
dersen karanlık, sormayın ne olur bana yarınlarımı çünkü onlar daha da
karanlık…
Yine
yalnızım bakıyorum günün yarısı olmuş. Zaman geçmek bilmiyor. Bir saat bir
yılımı alıp götürüyor gibi. İster istemez düşüncelere dalıyorum. İnsanı
büyüleyen tüm güzelliklerin bir arada olduğu dostluk içinde bir ortam.
Aşk
dalgaları vuruyor iskelenin demirlerine, yalnız başıma öylece duruyorum. Taa
uzaklarda bir kayık. Akşam olmak üzere. Denizde bir tek kıpırtı yok. Katılmak
ister gibi bize… Mutluyum hepsini birbirinden çok sevdiğim arkadaşlarım var.
Her saatimiz
birlikte geçiyor(geçiyordu) Kahkahalar çınlatıyor her yeri gülücükler dağıtıyor
dudaklarımız en ufacık bir mutlulukla.
Ama bu akşam
bir başkayım. Bu mutluluğun arasında bir burukluk var yüreğimde. Güneş aşıyor
bulutları sanki gülümseyerek “korkma” diyor. Bulacaksın güzelliği mutluluğu bir
ezgiyle ürperiyor içim. Güneş kaybolurken yürüyorum isteksizce, bu
düşüncelerden sıyrılıyorum ansızın gerçek bütün şiddetiyle çarpıyor yüzüme…
Her şey alay
eder gibi bakıyor duvarlar kahkahalarla gülüyor sanki. “Ne aptalmışım diyorum”
kendi kendime bir çocuk gibi kandım. Nefret ediyorum. Bağırmak istiyorum,
yırtarcasına boğazımı. Kahrediyorum. Yine yalnız yine çaresiz yine sensiz.
Evet
okuyucularım, dostlarım, arkadaşlarım herkes farklı bir şekilde tükeniyor
hayatta. Kimi doğru insanı beklerken, kimi yanlış insana katlanırken. Ve herkes
bir şeylerin bedelini ödüyor. Bazen
seçimlerinin bazen de seçmediklerinin şuandaki ortamda bu bence.
Sağlıklı
mutlu kalın. Her şey gönlünüze göre gelişsin, sevin sevilin…