Gururluyum,
mutluyum “Evde Kal, Sağlıklı Kal” çağrısına uyanlardanım. Tüm dünya Türkiye'nin salgınla mücadeledeki başarısını konuşuyor. Ülkenin sağlık alt yapısının güçlü
olduğu, bu sayede yoğunluktan dolayı hastanelerimiz hizmet veremez duruma gelmeden
salgını kontrol altına aldığımız anlatılıyor.
ABD, İsveç,
Almanya hastalara “yer yok sakın hastaneye gelmeyin” derken, Ülkemizin Sağlık
Bakanı’nın hastanelerimizde yoğunluk yok. Belirtileri gösteren tüm
vatandaşlarımızı, vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvursun
açıklaması Ülkemin, Türkiyemin başarısını özetliyor.
Bu başarıyı
görüp susanlar var, birde susmak zorunda olanlar var. Salgının başından beri
felaket tablosu çizen sözde bilim insanları. Yanlış anlaşılmasın, meselenin
ciddiyetini anlatmak için karamsar tablo çizenlere, dikkatli olmamızı
isteyenlere, alarm zillerini çalarak toplumu ikaz edenlere değil sözüm.
İlacımız
yok, acil servis dolu, solunum cihazı kalmadı, vaka sayısı katlanarak büyüyor,
İtalya’dan bile kötü durumdayız, mutlaka sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli,
gerçek rakamlar toplumdan saklanıyor, bilim kurulu gerçekleri topluma açıklasın
ya da istifa etsin saçmalıklarını tekrarlayanları hatırlatmak istemiyorum.
Şimdiye
kadar üç bine yakın insanımızın canını almış bir salgın üzerinden bile, siyaset
yapmaya gayret eden, işler kötü gidince hükümeti ne de güzel eleştiririz diye
ellerini ovuşturanlar yok muydu zannediyorsunuz?
Sayıları o
kadar çok ki her gün en kötü senaryoyla ilgili rakam paylaşıyorlardı. Böyle
giderse, vaka sayımız haftaya beş katına çıkacak diyorlardı. İstanbul’da
Çavuşbaşı ve Kilyos’ta toplu mezar açıldı yalanları atıyorlardı.
Ne oldu…!
Şimdi hepsi
sustu. Ne akıllandılar yola geldiler, ne de salgıla mücadelenin başarılı
olmasınadan mutlular. Sadece yalanları tükendi. Çarpıtacak yeni malzeme, eğip
bükecek başka rakamlar bulana kadar mecburen susacaklar.
Sevgili
Okurlarım, siyasi olarak sakın algılamayın, bu ülkenin başarısı için gururlanan
ve başarıyı her kim hak ediyorsa alkışlayan taraftayım. Rahmetli Özal, ihracata
dayalı ekonominin temellerini 1980’li yıllarda atarken “İyi ki bizde petrol
yok. Aksi halde bizde petrol ile geçinir, sanayileşemezdik. Hamdolsun petrole
bağımlılığımız kontrol edilir noktada” diyordu.
Tarımda
zaten şanslı bir ülkeyiz. Şimdide sağlık sektöründe dünyaya inanılmaz reklam
yaptık. Sağlık turizmimiz patlayacak. Solunum cihazı ürettik. Tanesi araba
fiyatına 35-75 bin dolardan satma şansımız var. Bu alanda markalaşmamız söz
konusu.
Benim görüşüm
tabi katılır veya katılmazsınız. Sağlık konusunda yerliliği ve istihbaratı
güçlendirirsek, tüm dünyayı arkamızda bırakabiliriz. Yazılıma, gençlere yatırım
yaptığımızda da teknoloji gelecek, bu üç sektör geleceği belirleyecek.
Sağlıklı
günlere tekraren, kısa zamanda kavuşmak dileğiyle sağlıklı kalın ama evde kalın…
Sevgiler…