Mutluluk denen şeyin bir ömür olduğunu, seni kavrayıp alıp
götürdüğünü, sonsuza kadar sürdüğünü, çok büyük, çok büyük olduğunu sanıyor
insanlar. Bu yüzden bekliyorlar, çok bekliyorlar. Basen bir ömür bekliyorlar.
Oysa mutluluk denen şey an meselesi. Kısacık anlar, küçük
zamanlarda saklı. Bazen yere düşen bir yaprakta, bazen bir dokunuşta, demli
çayda, parlayan bir yıldızda, yanan bir mumda, soba üstündeki kestanede,
mandalina kokusunda saklı.
En önemli şey bunu fark edebilmek. Bazılarımız fark ediyor
ama sonra ne yapacağını bilmiyor. Gördüğü güzellik karşısında sırf ne
yapacağını bilmediği için çekip giden insanlarla dolu dünya. Yere düşmüş dal
parçaları ile bir yumakla oynar gibi oynayan, bir sokak kedisi fark edip bir
kenarda ona gözükmeden, ürkütmeden izlemek, bir küçük mutluluk mesela…
Eski defterlerine yazdığı küçük notları, eski bir kitabın
içinden çıkan taa lise yıllarından kalma “imza denemeleri” kâğıdını bulmak bir
küçük mutluluktur mesela…
Bulduğun anda, gördüğün, fark ettiğin veya hissettiğin anda
yakalayıp cebine koyacaksın, orda birikecek. Elini cebine sokup şıngır şıngır
oynayacaksın küçük mutluluklarla.
Sonra ihtiyacın olduğunda, kendini kötü hissettiğinde
cebinden çıkarıp, kalbine atacaksın bir tane. Hani böyle bir küçük karanfili
damağında gezdirir gibi. Bir çiçeği koklar gibi. İpek mendillerle sarılmış bir
avuç badem şekerinin tadına tek tek bakar gibi…
İlla tumturaklı, şefkatli, heybetli mutluluklar mı lazım.
Mesela, otoparkta park yeri buldum diye sevinsen, ağaçtan bir
yaprak rüzgârın etkisiyle süzüle süzüle inse yere durup izlesen olmaz mı? Bir
sıcak ekmeğin kıyısını koparıp atsan ağızına yolda, yetmez mi?
Tam da canın çok tatlı istediğinde, bir dostun, arkadaşın bir
tepsi kekle çalsa kapını…
Sabah güneş ışığıyla uyansan,
Gündüz bir buluta takılsa gözün,
Gece bir yıldız kaysa gökyüzünden
Ve sen bana şahit olsan…
Hayatın sade mutlulukları işte bunlar. Sade ve süsü kendi
üzerinde güzellikleri. Gerek var mı rengarenk tavus kuşunun alnını kınalamaya.
Zaten güzel, bak ve sadeliğini sev. Bu sadeliğe alışınca gözlerimiz daha
fazlası zaten gereksiz gelecek.
Mutlu olun, mutlu kalın ama hep sevgiyle kalın…