Beni de ziyaret eden bu virüs ile barışık yaşamak ilk tercihim
oldu. Sonrasında ailemin, dostlarımın ve arkadaşlarımın mesajları ile evet ben
güçlüyüm barışık yaşadığım bu Covid’i atlatacağıma kendimi inandırmış biri
olarak Allah’ın izniyle yaşama tutunarak devam ediyorum.
Hastane öncesi 10 günlük süreyi evde geçirirken dayanılmaz halsizlik,
öksürük, ateş, eklem ve baş ağrıları, bel kitlenmesi, kusma ile baş etmek
durumunda kaldım. Devam eden bu hastalık sürecinde bazen zaman kavramını, bazen
algımı, bazen ise donuk bakışlar içinde olduğumun bilincinde olmama rağmen
kontrol etmek çok zor oldu. Süreç çok meşakkatli çünkü nefes almak için
direniyorsunuz.
Test sonrası pozitif olduğunuzu öğrenmek ve ilacı dört gözle beklemekle
başlıyor maceranız. Bir de ilaç bir buçuk günün sonunda geldiğinde içsel
yolculuğunuza yenik düşüyorsunuz. Nefes darlığı başlıyor ve öyle bir his ki o
nefesi alıp vermek istemiyorsunuz sanki verirseniz bir daha alamayacakmışsınız
gibi…
Ve gelen 112 ile hastane serüveni başlıyor sağlık personeli
canla başla çalışıyor. Biliyorsunuz güvendesiniz acilde yapılan testlerin sonuçlarını
bekliyor doktor bu sırada rahatlamanız için gerekli müdahale yapılıyor. Kimi
belki evine gönderilirken kimi de benim gibi ciğerlerde tutulum başlamış olup
yatışı yapılıyor. Serviste tek kişilik odada dört veya beş gün kaldığımı, ağır
hasta gelince üç kişilik odaya geçirdiklerini hatırlıyorum. Hastaneye yatışımın
yedinci gününden sonra kendimi daha iyi hissetmeye başladım.
Yemek saati geldiğinde kapıya yürümek sanki kilometrelerce
uzaklıkta gibi görünüyor ama ayağa kalkıp iyileşmek istiyorsanız o uzaklığı
yakınlaştırmak zorundasınız. İlk günler hem yedim hem çıkardım. Size destek
olabilecek kimse yok herkes korkuyor yardımcı personel dahi kapıdan bırakıp
hemen odadan çıkıyor.
Nefes almak, alabilmek için gün boyu oksijen maskesiyle
yaşamayı öğreniyorum. Yemek zamanı ve ilaç saati dışında çıkartmak imkânsız. 12
gün kaldığım hastanede ilk dört günü hayali fener gibi gözlerimi aralayıp gördüğüm kadarıyla,
personeller gözümün önünden hayal gibi geçiyordu. Serumlar, ilaçlar, oksijen
tüpü, kan sulandırıcı iğneler tek dostum olmuştu. Doktor ve hemşireler neyi
söylüyorsa ben de söz dinleyen bir hasta olarak iyileşmeye çaba gösterdim.
Hastanenin camından dışarı baktığımda sanki içerde başka bir
dünyada yaşıyor gibi hissettim
Karantinadasınız yanınızda kimse yok teksiniz
Uzağınızda da olsa astronot gibi giyinmiş yüzlerinde maske ve
siperlik olan sadece size sevgiyle bakan gözlerini görebildiğiniz sağlık
çalışanları var.
Sizi sabırla özveri ile tedavi etmeye çalışan sağlık
çalışanlarının işleri çok zor. Odadan odaya can kurtarmak için koşturuyorlar
tabi herkes sakin hasta değil bir de hasta kaprisleri ile uğraşıyorlar.
Hastaneden çıktıktan sonra süreç bitmiyor 14 gün tedavi evde devam
iyi bakım iyi beslenme ve karantina önemli bir süreç. Yani covit’in
sokaktakinden daha büyük hikâyeleri var hastanelerde yazılan.
Bu kadar korunurken ve bu kadar bilinçliyken bu virüs bir
şekilde bizleri buluyor. Hasta ve hasta yakınlarının da hayatında yaşanması
gereken bir sınav olarak düşünüp nefes almanın en büyük hediye olduğunu
unutmamalıyız.
Hayata gülümsemeyi unutmayın !