Beykoz İHH Temsilciliği’nin açılışından sonraki çeşitli zamanlarda, basına anlatmaya çalıştıkları etkinlikleri sebebiyle görüştüğümüzde, İHH yardımlarının gerekli yerlere ulaşıp ulaşmadığı konusunda toplumun değişik kesimlerinde kuşkular olduğu görüşümü söylememin ardından belli bir süre sonra, kendimi İHH’nın Bangladeş’te bulunan yetimhanelere yapılan yardımlarını, gönüllü olarak izleyecek kafilenin içerisinde buldum.
Haklı eleştirilerimi
dikkate alan İHH Beykoz Temsilcisi Uğur Yoleri ve Yöneticileri ile gezi iznini
veren İHH Genel Merkez Yöneticilerine teşekkür ederim.
İHH
Koordinatörü Abdülkerim Erim’in rehberliğinde ve kafile Başkanlığında, Beykoz
ve Beylikdüzü İlçelerinden üçer kişi olmak üzere toplamda yedi kişilik
kafileyle Bangladeş yolculuğumuz başladı. Tüm arkadaşlarımız kendilerine göre
gerek gazetelerinde, gerekse sosyal medya hesaplarında yazılarını yazacakları
için, kimlerin gittiğinden ziyade, kendi gözlemlerimi aktarmayı daha uygun
buluyorum.
Yolculuk
haberi verildikten sonra Bangladeş ile ilgili bilgileri gözden geçirdiğimde İHH
gözlemcisi olarak bu ülkeye yardımları bağımsız bir gözlemci olarak
gözlemememin önemimi çok daha iyi anladım.
Çünkü
Bangladeş sınırındaki Myanmar da ki zulümden kaçamayan Arakanlı Müslümanlara
yapılan zulme, kayıtsız kalmayan Ülkemiz, yapılan diplomatik görüşmeler
sonrasında Bangladeş Hükümetinin sınırlarını açıp Myanmar’dan kaçan Arakanlı Müslümanların
Bangladeş Hükümetinin belirleyeceği bir yerde barınmasını ve bunun ekonomik
bedelini üstleneceğini belirterek taşın altına elini koymuş oldu.
Tam da
burada İHH yetimhanelerinin denetlenmesi ve gözlemlenmesi ayrı bir önem
taşıyor. Ekonomisi sıkıntılı, oldukça yüksek nüfusu olan ülkede yaşam şartları
benzetmek gibi olmasın diyeceğim ama Ülkemizin neredeyse 100-150 yıl gerisinde.
Düz bir
arazide olan ülke topraklarında hava kirliliği üst düzeyde olurken, temizlik
konusunda çok duyarlı olmayan halk, doğal havayı yaptıklarıyla daha da yaşanmaz
hale getirmekte.
Devletin
belli oranda izin verdiği söylenen uyuşturucu kullanımının üst düzeyde olduğu,
halkın sokaktaki hal ve hareketlerinden açıkça anlaşılmakta. Trafik
keşmekeşliği ve araçların kullanılamayacak kadar eski ve olumsuz görüntülerine
rağmen, tüm trafik ihlalleri korna ile halledilmekte, ülke trafiğinde korna
olmazsa olmaz önemde, korna sayesinde neredeyse istisna dışında hiç kaza yok ve
hiçbir tartışma yaşanmamakta.
Yani
ülkenin milli hasılasının kişi başına oldukça düşük olması, yoksulluğu
beraberinde getirmiş ve bu yaşam biçimi halk tarafından da kanıksanmış olarak görülmekte.
Tabi
ülke sorunu ile ilgili bilgilerde yanılma payımız olabilir benim esas konum İHH
yardımlarının ulaşması ve İHH yetimhanelerindeki yaşam.
Burası
çok çok önemli, yaşamın tamamen ızdırap olduğu bir ülkede, İHH çalışma
yöntemiyle, kusursuz ulaştığı yetimhanelerde eğitim gören öğrencilere tam bir
eğitim hizmeti sunarak, kalkınmanın çocuklardan başlayacağının ayrı bir eğitim
olduğunu da ortaya koymakta.
Yetimhanelerde
öğrenciler ülke şartlarına göre fiziki açıdan biraz ilkel olsa da, barınma,
sağlık, temizlik ve eğitim konusunda eksiksiz hizmet almaktalar. Hele hele,
kendi ana dillerini öğrendikleri gibi, Müslüman oluşlarından dolayı Arapçayı ve
dünya ile bütünleşmiş olabilmek için de İngilizceyi aynı anda görmeleri şaşkınlıkla izlediğim
ayrıntılar oldu.
Gittiğimiz
yetimhanelerde önceden yapılan planlamalar ile yaşam ülke standartlarının çok
üstünde olurken, gözlemci kafilede her yetimhaneye 100 battaniye ve öğrencilere
yiyecek ikram hediyeleri ile meyve götürüldü.
İşin
gerçek tarafı yetimhanelerde eğitim alan öğrencilerin hiç birisinde götürülen
hediye veya battaniye yoktu. Nezaketen götürülenlere karşı saygıda kusur
etmemelerine rağmen onların tek istediği sıcak bir tebessüm ve candan bir
kucaklaşma olduğunu gördüm. Zaten battaniyeler gerek yetimlerin velilerine
gerek yetimhane yetkililerine gerekse yetimhanelerin çevresinde bulunan komşu
ailelere itina ile dağıtıldı.
Eğer
yardım yapmak gönlümüzde varsa bu tür yardım kurumlarına kesinlikle ön yargılı
bakmayalım. Zaman ayırıp çalışma programlarını hizmet bağlantılarını iyiden
iyiye bir araştırılım. Eğer benim Bangladeş de İHH konusunda gördüğüm
izlenimler gibi müspet düşüncede olursanız yardım yapmaktan kaçınmayın ve her
yardımdan sonra şükredin.
Gezi
boyunca orada yatmışız, şunu yemişiz bunu yemişiz inanın bunların hiçbir önemi
yok. Ve aslında benim için nefis terbiyesi açısından çokta iyi oldu.
Bangladeş
Hükümeti’nin genel politikası beni ilgilendirmez, her ülkenin hükümetleri ülke
halkının refahını ister ve elinden geldiği kadar hizmet götürmeye çalışır,
yetmediği yerde müttefiklerinden yardım alır vesaire. Bunlar devletlerarası
işler.
İşte
tamda bu aşamada Devletimizin, Bangladeş sınırı ötesinde işkence gören
Müslümanların bu ülkeye girmesini sağlaması ve barınması için yaptığı yardım
çok önemli, elbette Bangladeş gibi dünyanın dört bir yanında partner kurumlar
vasıtası ile birebir yardımlarını ulaştıran İHH çalışmaları da aynı ölçüde
önemli.
Tek
aradaki fark birisinde Devlet yardımı söz konusu diğerinde sivil toplum
kuruluşu yardımı, yani değerli okuyucular İHH çalışmalarını gözlemlemekle
örneklemeye çalıştığım gibi bu tür yardım kuruluşlarını çok iyi irdeleyelim ve
gönlümüzden yardım konusu geçiyorsa da kayıtsız kalmayalım.
Bir kez daha İHH Beykoz Temsilciliği ve Genel Merkezine böylesi zor bir sınava vesile olmamı sağladıkları için, ayrıca bir önemli teşekkürde, kafile Başkanımız Abdülkerim ve ağabeyi Oğuzhan kardeşlerime, Cemil, Kader ve Kadir kardeşlerime ve gezimizin ağabeysi Uğurcan ağabeye de candan yol arkadaşlıkları için, İHH’nın Bangladeş Partner Kuruluş Sorumlusu Ebubekir Kardeşime sonsuz teşekkür ederim.
Not: Haberde kullanılan fotoğrafların tamamının orjinalleri ve daha fazlası fotogalerimizdedir.
Beykoz,Bangladeş,İHH,İHH Beykoz Şubesi,Doğuş Haber,Ozan Derviş,Uğur Yoleri
Yardım ve şükür.
Mantığı anlamakta zorlandığım için, "her yardımdan sonra halimize şükredelim" ne demektir biraz daha açar mısınız. Saygı ve sevgilerimmle.