BAHÇELERE DALAN VAAAAAAR!

22-01-2013 11553 13 yorum. Yorum Ekle

Birçoğumuz için yoğun iş hayatı içerisinde ötelediğimiz, öteledikçe uzaklaşıp, uzaklaştıkça ‘varlığından’ tamamen uzaklaştığımız değerler var.

Birkaç yıl önce evimin önünde aracımın arkasına park eden bir araç yüzünden bir saate yakın aradığım araç sahibinin, altı ay önce mahallemize taşınmış ‘komşum’ olduğunu öğrenince dank etti bazı şeyler.

 

Komşumdan bir haber olduğum için, kim olduğunu bilmediğim birini aradım yana yakıla. Yaşadığım yeri biraz gözlemlemiş olsaydım uğraşmayacaktım bu kadar. Doğduğum evde kendi çocuğumu büyütecek kadar ‘yerli’siydim oysa. Yine böyle bir ‘Beykoz’luluk aidiyetiyle katıldığım faaliyetlerde Ozan Derviş ile tanışma fırsatını yakalayıp, kendisi sayesinde tüm Beykoz’u, komşularımı tanıma fırsatı buldum. Ozan Derviş’in nazik bir davetiyle kendimi Doğuş Haber’in köşesinde değil, tam merkezinde buldum. Biraz uzunca bir giriş oldu ama bugüne kadar denenmemiş bir format ile yazıya konu olanın iznini almadan, sohbetlerle bir araya gelmiş biyografi niteliğinde bir konu aktarabilmenin rahatlığının kaynağını bilmenizi istedim.

 

Bir etkinlikte tanışdığım ve uzun zamandır sık sık bir araya geldiğim,   yüksek enerjisi ve hoş sohbetleriyle ruhumu dinlendiren, kendime bir türlü bulaştıramadığım gülüşlerin sahibi adamın,  bir gün anlam veremediğim bir şekilde tükenen enerjisi ve solan gülümsemesinin nedenini, kış güneşinin damla damla çözdüğü buzlar gibi uzun sürede kavrayabildiğim kadarıyla yazmak, tebessüm ve enerjisini geri almak istedim.

Enjekte ettiği hayat enerjisi ve gülümsemesini bir anda geri çekip beni krize sokan adam Erdal Öztürk.

 

Geçtiğimiz haftalarda, yelkovanın bile uykuda olduğu bir saatte ; “sabah 07.30 da Beykoz Korusunda kurumuş yaprakları ezmeye bekliyorum”  mesajının sesiyle uyandırdı beni bu kırsekiz yaşındaki ergen liseli adam. Bir olaya karışıp devlet tarafından izleniyor olsam, hemen her türlü konuya bağlanabilecek bu mesajla en az yirmi yıl yerdim. Takip edilmediğime emin olarak, trafik kameralarına takılmamak için arka yollardan gittim büyük bir merakla.

Kuru yapraklar üzerinde yürürken çıkan çatır çutur sesler dakikalar sonra sıyırdı beni uyku mahrurluğundan. Beykoz Korusu’nda yürüme alanı üzerinde ayağının değmediği bir kuru yaprak gerçektende kalmamıştır.

Kendisi sayesinde, üzerine basıldığında en güzel çıtırdama sesi veren yaprağın İncir ağacı ve asma yaprakları olduğunu öğrendik çok şükür. Sadece en güzel yaprağı değil, haftalardır tebessümünü gölgeleyen şeyin ne olduğu ile ilgili ilk ipuçlarını da öğrendim.

Bu ergen ihtiyarın çocukken daha enerjik ve haylaz olduğunu düşünürdüm, değilmiş. Huysuz ama tatlı bir ihtiyar komşuları varmış, Yunus amca. Yunus amca bahçesine gözü gibi bakarmış. Sabah namazından sonra bahçesine iner, vakit namazları dışında bahçesinden hiç çıkmazmış. Çeşit çeşit meyveleri varmış. İncir ağacının dalları Erdal abilerin bahçeye kadar uzanır ve olgunlaşan meyveler bahçelerine düşermiş. Yine bir ikindi vakti, mahallenin birkaç haylazı Yunus amcanın bahçeye gözünü dikmiş. Yunus amcanın meyvelerini birer birer gasp etmiş bu haylazlar. Erdal abi avazı çıktığı kadar bağırmış ; “ Bahçelere dalan vaaaaaaaar”. Öyle bir bağırmış ki sesi kısılmış. Yunus amca bastonsuz aşağı inmiş. Çocukların kaçarken düşürdükleri incirleri büyük bir özenle toplayan Erdal abi, yine büyük bir gururla uzatmış incirleri Yunus amcaya. Yunus amca tokatı çakıp, bugün halen biri diğerine göre uzun olan kulağından tutarak silkelemiş onu. Haylaz çocuklar Erdal abinin bahçelerinden taarruza geçtiklerinden, çocuklarla bir olduğunu düşünmüş. Rahmetle anıyor Yunus amcayı.

Yürüyüşü sonlandırıp, Erdal abinin arabasıyla kahvaltı yapmak üzere mekan aramaya koyulduk. Çayı çoktan demlenmiş bir mekan ararken, torpido gözünde sürekli kraker bulundurduğunu bilerek daldırdım elimi.

 

Kraker yerine mahkeme celbi gördüm.

“Kimin?” dedim?,

“Benim” dedi.

“Senin ne işin olur mahkemeyle?” dedim,

“Benim değil, onların benle işi var” dedi.

 Uzun uzun konuştuk kahvaltıda. Bu yazıyı sonuna kadar okuyun ve ertelemeyin lütfen. Bu yazıyı gördüğünde kaldırmak isteyebilir.

2007 yılında, Belediyeye ait araziler üzerinde, elektriği ve suyu bağlanmış, bacası tüten, aileleşmiş ve üzerinde ortalama 40 yıl yaşam sürmüş 80-100 haneye, o dönemin Belediye başkanı ve tüm meclis üyelerinin oy birliği ile tapularının verilmesini sağlayan karara imza attıkları için, yine Belediye başkanı ve meclis üyeleri 8 Şubat 2013’de hâkim karşısına çıkacaklar.  40 yıllık yaşanmışlığın hatrına tapulaşma işlemleri başlamış ve tapular peyder pey alınmaya başlanmış  olmasına rağmen,  bu işlemlerin yasal olmadığı gerekçesi ile yargıya taşınması çalışmalara sekte vurmuş. Üstelik bu ‘Beykoz’lulaştırma çalışmasını davaya taşıyanlar, kendi partisinden uyarı ve kınama cezası almışlar, kamuoyuna aydınlatıcı bir açıklama yapılmadan “Bahçelere dalan vaaaaarr” seslenişleriyle aynı partiye ait dört meclis üyesi, kimine göre dörtlü çete, kimine göre dalton kardeşler olarak isimlendirilse de bu dört kişinin, yaratılan kaosa cevap vermemeleri/verememeleri ayrı bir muamma olmuş.

Halen kendisinin de hazine arazisi üzerinde, ön görünümde tapulaşmayı bekleyen babadan kalma bir gecekonduda mütevazı bir yaşam süren bu gönül adamı, eve gelen celbi ailesine, yakınlarına ve en önemlisi çocuklarına anlatabilmekte zorluk çekiyor.

Bu yüzden düşmüş bizim hayat adamının gardı. Tebessümü bu yüzden gölgelenmiş.

Rüzgarlıbahçe’deki tapulaştırma işlemleri nedeni ile 8 Şubat tarihinde hakim önüne çıkacak ve Erdal Öztürk gibi belkide büyük bir kısmı tapulaştırmayı bekleyen evlerde oturan bu grup , %85’i mülkiyet sıkıntısı olan Beykoz için dönemin en sarsıntısız tapulaştırma çalışmalarının ilk temelini attılar.

Bu halk kahramanları,yolsuzluk yapan, ‘hak’ yiyen, gasp eden, hırsızlık yapanların yargılandığı yerde yargılanacaklar.

Haydi Beykoz,  Erdal Öztürk ve beraberinde yargılanacak olan bu  ‘bizden’ adamlara  sahip çık!  8 Şubat 2013’de yargıya vereceğimiz ‘ses’,  2B tapulaştırma süreçlerinde karar mekanizmalarına  ‘nefes’ ve cesaret verecektir.

Beykoz, Beykoz’lularda kalsın... 

Ömer Kasap/Özel Haber




22-01-2013 11553 13 yorum. Yorum Ekle

Yorumlar

M.Talat Karasakaloğlu 26-01-2013

SAYIN ERDAL ÖZTÜRK

Olayın tarafı olan arkadaşlarımız sessiz kalmalarının nedeni mensubu bulundukları partiye zarar vermeme olarak açıklamaktadır.

Buda benim için çok yeterli ve geçerli doru bir davranıştır.

Tarafıma yapılan özel beyanlarda anlaşılmaktadır ki ORTADA YARGININDA GEREKLİ GÖRDÜĞÜ BİR İDDİANAME SÖZ KONUSUDUR. Yani Türkçesi //şikayetten öte// yargılanması gereken bir olay söz konusudur.

Ben doğru yaptım diyerek kendine güvenenlerin, Bunda gocunacak, üzülecek, endişe edilecek bir şey olmadığını yargılama sonuçunda göreceklerdir.

Yargılama sonuçuna kadar herkes masumdur.

Bu vesileyle hatırlatmalayım ki ADİL YARGILAMA BİR GÜN HEPİMİZE LAZIM OLACAKTIR.

Kadir Kıran 26-01-2013

Meyve Veren Ağaç Taşlanırmış

Sayın Kasap, öncelikle Beykoz Yerel Basını ile yeni tanışmanızdan duyduğum memnuniyeti dile getirmek isterim. Ayrıca Doğuş Haber'de yazmanız da bir ayrıcalık. Fakat bu ayrıcalık konu hakkında yorumumu engellemez. Böyle bir haberi Beykoz Yerel Basınından çok daha önce beklerdim, öncelikle ve özelliklede Doğuş Haber'den. Sözlerinize katılıyorum bu güne kadar ne parti yetkililerinden, nede adı geçen meclis üyelerinden hiç açıklama yapılmadı. Haber konusu ettiğiniz meclis üyesi ise her ortamda konuyu dile getirdiği konuşmalarına rağmen hiç bir disiplin konusu yaşamaması, diğer arkadaşların bu güne kadar açıklama yapmamış olmalarını düşündürücü kılıyor. Yani yazınıza şurada çok katılıyorum "meyve veren ağaç taşlanıyor gibi" zaman en büyük ilaç

Nermin 26-01-2013

Tokatköy

Çok az kaldı .Herşey mahkemede belli olacak. O zaman ayakta kalacakları alkışlamak lazım. Bu konuda bilgi kirliliğine sebep olanlar da, gerçekler ortaya çıkınca belli olacak. Önemli olan bundan sonraki zamanda Beykozluların takınacağı tavırdır

Toplam 13 yorum bulundu. 11-13 arası listeniyor.
Ozan Derviş

SİYASİLERİMİZ BEYKOZ BİRLİKTELİĞİ OLUŞTURMALIDIRLAR

25-04-2024 Yorum yok. 514
Cüneyt Pulant

BEYKOZLU, BEYKOZLUYA SAHİP ÇIKTI

25-04-2024 Yorum yok. 640
Neyir Erkan Şişman

RUHUMUZDA BAHAR HAVASI

25-04-2024 Yorum yok. 512
Tuncay Ünde

Yalancının evi yanmış kimse inanmamış

25-04-2024 Yorum yok. 454
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

2 Konu 2 Görüş…

25-04-2024 Yorum yok. 428
Erdal Uzuner

SEÇİMİN ARDINDAN

25-04-2024 Yorum yok. 428
Hacı Arıcı

SÖZDE MÜSLÜMAN

25-04-2024 Yorum yok. 411
Yaprak Akın

KONUT ALMALI MI !

27-03-2024 Yorum yok. 479
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

HEY ON BEŞLİ ON BEŞLİ

27-03-2024 Yorum yok. 464
Asiye Çakır

ZAMAN VE HAYAT

27-01-2024 Yorum yok. 1135
Adem Öztürk "Beykoz Sevdalısı"

Ortadoğu Müslüman mı?

25-11-2023 Yorum yok. 860