BİZİM OKUL MACERALARIMIZ

06-03-2018 3492 Yorum yok. Yorum Ekle

Şu an 7,5 yaşında olan küçük kızımın, 2 yaşında, anaokulu ile başlayan okul maceralarını sizlerle paylaşmak istedim. Detayları yazsam Kitap olur.

40 Yaşında anne olunca, bir süre sonra çocuğunuza, enerjiniz yetmiyor…

Eskisi gibi; komşuluk yok,  çocuklar için parklarda, sokaklarda oynayacak arkadaş yok…

Hadi dedik, anaokuluna gönderelim, en azından oyun oynayacağı arkadaşı olur, sosyalleşir…

Anaokulunda, oyunlar oynar, resimler yapar, şarkılar, danslar öğrenir, paylaşmayı öğrenir diye düşündük...

Araştırdım ve uygun bulduğumuz bir okula küçük kızımı gönderdim…

Bu arada; kızım, 11 aylık konuşmaya başlamış, kaldırımda yürümeyi öğrenmiş ve insanlara ’’Merhaba’’ demeyi bilen, parklarda karşılaştığı çocuklarla, oyuncak değiş-tokuşu yaparak oynayan, oynamak istemeyenden uzak duran, 22 aylık tuvalet eğitimini tamamlamış bir çocuktu…

İlk başladığı okulumuz, hareketli, eğlenceliydi, 1,5 ay sonra İngilizce şarkılar söylemeye başlamıştı bile… İyi bir şey yaptım, diye sevindim, bende biraz kendime zaman ayırmaya başlamıştım ki; bizden kaynaklanan, mali durumumuzla ilgili sebepten, okulumuzu değiştirdik... Bu okulda, resim yapmayı İngilizce şarkı söylemeyi ve kendi yaşıtlarıyla oynamayı öğrendi…

İkinci okulumuz, daha küçük bir okuldu, çok güzel bir yıl sonu gösterisi hazırladılar, bizimki 2,5 yaşında folklor oynadı, rontlara katıldı...

Bu okulda ne mi öğrendi?

Kendinden küçük birisiyle arkadaşlık yapamayacağını, elinden bütün oyuncaklarını alan bir arkadaş istemediğini öğrendi. Öğretmenler ne mi yaptılar; 5 ay küçük olanı tuttular, ağlamasın diye…

( 1 ila 3 yaş arası çocuklarda 2 ay bile çok büyük bir farktır ve eğitmenlerin bunu dengelemeleri gerekir.)

Okul sonrası yaz tatilimizi, oyuncak saklayarak geçirdik, elinden gelip alacaklar diye...

Durum böyle olunca, Üçüncü okul arayışımız başladı, evde durmak mümkün değil, devamlı sokaklarda, parklardayız...

Üçüncü okulu da bulduk, kalabalık ama toprak bahçesi var diye tercih ettim…

Öğretmenlerini sevdi, arkadaşlarını sevdi ,mutlu mutlu gitti okuluna…

Okul öncesi eğitim almaya başladı 3,5 yaşında, yılsonu partisinde öğrendim ki, kendinden bir yaş büyüklerin sınıfındaymış.  (bende fark edemedim, hepsi aynı boyda olduğu için)

Ben kızımı, oyun oynasın diye anaokuluna gönderiyorum, nasıl olsa hayatı boyunca, nerdeyse hep okuyacak, mücadele edecek diye, bizim ki 3,5 yaşında okul öncesi eğitim alıyor.

Bazı, olmaması gereken, ufak tefek olaylar yaşansa da Öğretmenini çok sevdiği için devam ettik okula. Bir süre sonra,  öğretmen değişiminin gerekli olduğu söylendi.

Yeni öğretmenine, bir süre sonra alıştı…

Okulun Kavacık bölgesine, servisleri olmadığı için, tekrar okul değiştirmek zorunda kaldık…

Çok uzattım biliyorum; son iki okulu yazmıyorum…

2 yaşından 6 yaşına kadar küçük kızım anaokullarında ne mi öğrendi?

Sağ Koluna Burnunu Silmeyi, Sol Koluna Ağzını Silmeyi…

İlkokula, her ne kadar 6 yaşında göndermek  istemesem de, 2 sene okul öncesi eğitim alınca göndermek zorunda kaldım.

Bu kadar okul öncesi eğitimden sonra, hemen okur-yazar sandım…

Çalışan bir anneyim, okulda etüt olur, sandım… Hiçbir şey düşündüğümüz gibi olmadı tabii ki.

Öğretmenimizin eve gönderdiği defter notları aynen şu şekildeydi.

‘’hikâyeyi okutun ‘’ veya ‘’Okuma yaptırın’’ ‘’metni okutun’’ vb…

Eve verilen ödevleri yapmaya vakit bulamazsak defterdeki not ‘’ BU NE YA! ‘’defterleri saklıyorum…

Tabi bizim evde fırtınalar kopuyor, ‘’çalış kızım, oku kızım, hadi kızım, hadi kızım’’…

Bir gün kızım ‘’Ben artık okula gitmek istemiyorum ‘’ dedi.

Neden mi! ‘’ Öğretmenimiz, çalışması için iki konu vermiş, bizimki bir konuyu çalışmış,

Öğretmenimizde çalışmadığı konuyu sorunca, bizim kız yapamamış,

Öğretmenimizde ’’ TEMBEL ‘’ demiş. Arkadaşları da ‘’TEMBEL’’ diye alay etmişler…

Sözün bittiği yer…

Bu ve benzeri, düşüncesizce  sarf edilmiş  sözcükler  ,ikinci dönemde devam etti….

Sınıf değişikliği yapmak zorunda kaldık…( Kızım için, arkadaşlarından ve öğretmeninden ayrılmak zor olsa da...)

Çalışan tüm anneler, benim yaşadıklarımı yaşamışlardır veya yaşıyorlardır..

Her çocuk, farklıdır… Kimi hemen öğrenir, kimi geç öğrenir… Ama bir şekilde okuma-yazmayı öğreniyorlar… Anne-Babaları azarlayarak, çocuklara eğitim verilemez…

Uzun lafın kısası; BİZLER  ‘’ANNELER –BABALAR –VELİLER-ABLALARIZ’’…

  BİZLER ÖĞRETMEN DEĞİLİZ…

Bizler ; Çocuklarımızın, Karnını doyurabilmek , ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmak zorundayız…

Çocuklarımıza, Saygıyı, Paylaşmayı, Sorumluluk Sahibi Olmayı, Adil olmayı Öğretebiliriz…

Bazı Çocuklar; Ebeveynlerinden ,hiçbir bilgiyi almazlar, pedagojik eğitimi olan her öğretmen bunu farkeder… Bu doğrultuda, geç olmadan çözüm üretirler… Anlayış ve Hoşgörü çerçevesinde…

Biz ne mi olduk!!!!   Hem Öğretmen, Hem Anne, Hem Baba, Hem Arkadaş…

Sevgiyle Kalın

Ozan Derviş

Öğretmenlerimize Bitmeyen Sevgi ve Saygılarımla

28-11-2024 Yorum yok. 650
Neyir Erkan Şişman

24×0=0

28-11-2024 Yorum yok. 630
Tuncay Ünde

SÖYLEYEMEDİM

28-11-2024 Yorum yok. 617
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

COĞRAFYA KADERİMİZ MİDİR?

28-11-2024 Yorum yok. 523
Erdal Uzuner

BORÇLU TÜRKİYEM

28-11-2024 Yorum yok. 593
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

BİZİM BİZE İHTİYACIMIZ VAR...

28-11-2024 Yorum yok. 618
Hacı Arıcı

KALİTE BELGEMİZ SAMİMİYET

28-11-2024 Yorum yok. 591
Asiye Çakır

KUSURA BAKIN!

24-10-2024 Yorum yok. 1051
Cüneyt Pulant

Beykoz’da her şey birbirine karıştı

24-10-2024 Yorum yok. 1095
Yaprak Akın

BOĞAZİÇİ ÖNGÖRÜNÜM SINIRLARI YENİDEN BELİRLENMELİ

24-10-2024 Yorum yok. 956