Ekonomik hareketliliği,
dış politikada yapılan anlaşmalarla yeni pazarları hepimiz televizyonlardan
takip ediyoruz. Gelin görün ki, biz Vatandaşlar bu tarz iyileşme hareketlerini
biraz da mutfağımızda görmek istiyoruz.
Ekmeğin gramajıyla oynayarak
oluşturulan sahtekârlığı, evimizin kösesindeki bakkallarda bile görür olduk.
200gr dahi olmayan ekmeği 1.50 TL’den satanlar, gramajı az tutup, halkı uyutup
cebimizden hak etmedikleri paraları alıyorlar.
Öte yandan domates,
biber fiyatları almış başını gidiyor. Antalya Ticaret Odasından yapılan açıklama
domatesin 9-10 TL’ye kadar çıkacağını söylüyor. Kış için kurulacak konserveler
bir kenara dursun, pazarda tezgâhın yanından dahi geçemeyeceğiz bu gidişle...
Temizlik ürünlerindeki,
kâğıt peçetelerdeki artışa ne demeli? Neredeyse fiyatlar iki katı olmuş
durumda, bahsettiğim gibi ekonomik iyileşmeleri biz neden kendi kesemiz de göremiyoruz.
Su ve Elektrik faturalarını
görüp de kalpten gitmediysek, merak etmeyin bünyemiz sağlam demektir. Yaktığımız
elektrik belliyken, ödediğimiz KDV, DAĞITIM BEDELİ ve VERGİLERLE faturamız yaktığımız
bedelin katbekat üstüne çıkıyor. Emekli ailemiz aldığımız aylıklar faturalara
gidiyor, bize bir şey kalmıyor derken hiçte mübalağa etmiyor. Kaldı ki, henüz soğuklar
tam başlamadı bir de doğalgaz faturası eklenecek kesemizden gidenlere.
Çocuklarımızı okulların
açılacak olmasının, heyecanıyla alışverişe çıkardık, evimize döndüğümüzde
ceplerimiz yine boş değil miydi? Çocukların kıyafetlerinden tutun da, kırtasiye
malzemelerindeki en zaruri almamız gereken defterlerde bile katlanan fiyatları
görmedik mi?
Bizler, iğneden ipliğe her
şeye gelen zamlarla uğraşıp geçinme derdindeyken, bu sıkıntıların psikolojik
olduğunu söyleyenleri, önce halkın içine karışmaya, ardından da tüm iyi
niyetimle soframıza davet ediyorum. Eksikleri birde buradan görsün bakalım...