HER GEÇEN GÜN YALNIZLAŞIYORUZ

02-03-2019 2867 Yorum yok. Yorum Ekle

İlk Avrupa seyahatimi 1994’te 25 yıl önce Hollanda’ya yapmıştım.                   

Hollanda’da bulunan dostlarım bana Avrupa’yı kendi bakış açılarıyla o kadar anlattılar ki; demokrasisinden, yollarından, gelişmişliğinden, hatta bizim ülkenin geri kalmışlığından vs…                                                        

Artık ülkeme dönme vakti gelmişti. Son günümde dostlarla birlikte bir mekânda yemek yiyip ayrılacaktım.            

Dostlarımız ilk günkü gibi Avrupa şöyle Avrupa böyle hep olumlu ve maddi yönünü anlatmaya başladılar Hollanda vatandaşı olduğu her halinden belli üç kişilik bir aile gelip karşı masaya oturdular. (Baba Anne Evlat) Yemeklerini yediler. Ücretini ise herkes ayrı ayrı ödedi.           

Hollanda’da ki dostlarımıza soracaktım ki onlardan birisi; hocam bunlar işte böyle; herkes kendi parasını öder. Çocuk’da 18 yaşını doldurduğu için kendi ödedi… Bizim dostlar bunu da hoş karşılayıp, gelişmişliğin gereği olarak gördüler.                

Ben ise dostlarımın bakış açılarına tahammül edemedim. Tepki olarak da; İslam’ın bize bahşettiği, insan olmanın özelliğini ve güzelliğini, Hollanda da gördüğüm olumlu olumsuzlukları, Avrupalıların değer erozyonuna uğradığını, çocuk sevgisine yaş sınırı getirdikleri için; kedi ve köpek başta olmak üzere, sevgiyi muhabbeti hayvanlarda aradıklarını izah edip; ”Dostlarım Avrupa madden ilerlemiş ancak, manen çökmüş ve yalnızlaşmış “ dedim.                                                

Gönül dostlarım, Avrupa’yı orada bırakıp biz kendimize dönelim. İnsan yalnızlaşıyor. Anne-baba, baba-oğul, anne-kız birbiriyle konuşamıyor. Herkes kendi dünyasını kurmuş gidiyor. 100 metre karenin içinde dört insanın dört ayrı dünyası oluşmuş. Herkes birbirinin durumundan yakınır hale gelmiş. Yalnızlaşan insanlık ve kaybolan değerlerimiz.

İnsan sosyal bir varlıktır. Yalnız yaşaması mümkün değildir. Bazı sosyolojik araştırmalarda tek başına yaşayan insanlarda takıntı davranışları oluştuğu ifade edilmektedir.  Yalnız yaşamış ve sonra bulunmuş olan çocukların insani özelliklerini kaybetmiş oldukları görülmüştür. Bunların normal yürüyemedikleri ve bir insan gibi konuşamadıkları belirlenmiştir.  Gözlemlere dayanarak yapılan araştırmalarda çekirdek ailede ilk çocukların geç yürüyüp konuştukları bilinen bir vakıadır.

21. yüzyılda yaşıyoruz. Sanayi devrimi, teknoloji dönemi derken içinde bulunduğumuz asır bilgi çağı olarak ifade edilmektedir. Artık eskisi gibi biriyle haberleşmek istediğimizde postaneye, eve, bir telefon kabinine gitmiyoruz. Kablosu fişe bağlı telefon kullanmıyoruz. Artık faxın bile pabucu dama atıldı. Bir yerden diğerine gitmeye gerek kalmadan işlerimizi oturduğumuz yerden halledebiliyoruz. Birbirimizle kilometrelerce uzaktan kıtalar ötesinden konuşabiliyor hatta görebiliyoruz. Arabalarımızda dijital haritalarımız var. Adres sormaya da gerek kalmadı. Adresi üzerine yazdığımızda bizi istediğimiz yere götürüyor. Bilmediğimiz bir yere gittiğimizde tanımadığımız insanlarla adres vesilesiyle konuşmak zorunda kalıyorduk. Artık buna da gerek kalmadı. Sekreter şuradan dön dediğinde, söylediğini yapmayınca sürekli tekrar söylüyor. Sekretere kızıyoruz. Karşıdan tepki gelmeyeceğini bildiğimizden sanal sekreter vasıtasıyla kızma egomuzu da tatmin ederek rahatlıyoruz.

Güneş enerjisi hayatımıza girdi. Bio enerji giderek yaygınlaşıyor. Eskiden soba yakardık. Kömür satın almak için haftalar önce tasarruflar buna göre yapılırdı. Sobaların boruları temizlenir, daha kaliteli daha çok ısıtan döküm sobalar alınırdı. Şimdi buna da gerek kalmadı. Artık ısınmak bir düğmenin ucunda. Basıyorsunuz düğmeye ısınıyorsunuz. Sen sadece paradan haber ver. O olduğu zaman her şey kolay gibi gözüküyor.     

Aslında her şey insan hayatını kolaylaştırmak için yapılıyor. Kapitalizmin mengenesinde tüketim ekonomisinin kıskacında bin bir güçlükle kazanılanlar çeşitli hokus pokuslarla yine ihtiyaç mıdır değil midir anlaşılamadan yitirilip gidiyor. Düne, on yıl önceye veya yüz yıl önceye göre daha çok rahatız gibi görünüyor. Modern toplumda meydana gelen bu gelişmelere rağmen insan yalnızlaşıyor.

Mutsuz hayatlar feryat ediyor. Kiminle konuşursanız ‘’içimde tarif edemediğim bir boşluk var’’ diyor. Eskiden bir köyde bir şehrin mahallesinde evler birbirine uzak olmasına rağmen herkes birbirini bilir ve tanırdı. Hasta olan biri hemen duyulur, cenazelerde üzüntüler paylaşılır hatta cenaze evine yemek bile yaptırılmazdı. Şimdilerde gökdelenlerimiz, ceplerimizde telefonlarımız, çantalarımızda bilgisayar(!)larımız var fakat gökdelende oturan üç yüz aileden kaç tanesi birbirini ne kadar tanıyor meçhul. Hatta evinde ölü bulundu on gün sonra belli oldu. Haberlerini artık daha sık duymaya başladık.

İnsan yalnızlaşıyor. Anne-baba, baba-oğul, anne-kız birbiriyle konuşamıyor. Çünkü dört kişilik bir evde dört akıllı telefon var. Hatta üç tane de tv bulundurmak mecburiyetindeyiz. Şayet tek tv olursa ona karı koca biz hâkim olup haber dinlemeliyiz. Kızımızın oğlumuzun ise filimler var, ayrı ayrı. Al sana üç tv. Evde bile yan yana gelemeyen aile portremiz.  Herkes kendi dünyasını kurmuş gidiyor.  120 metre karenin içinde dört insanın dört ayrı dünyası oluşmuş. Herkes birbirinin durumundan yakınır hale gelmiş. Değerler yozlaştırıldığı için bu manzara oluşmuş. Bizi biz yapan manevi değerler canlı tutulursa bu problemler sıcağı gören buzun eriyip gittiği gibi yok olup gidecektir.                                  

Daha fazla yalnızlaşmadan, bizi biz yapan değerlerin tamamını kaybetmeden sahip çıkalım…                              

saygı sevgi selam…

Ozan Derviş

Öğretmenlerimize Bitmeyen Sevgi ve Saygılarımla

28-11-2024 Yorum yok. 650
Neyir Erkan Şişman

24×0=0

28-11-2024 Yorum yok. 630
Tuncay Ünde

SÖYLEYEMEDİM

28-11-2024 Yorum yok. 617
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

COĞRAFYA KADERİMİZ MİDİR?

28-11-2024 Yorum yok. 523
Erdal Uzuner

BORÇLU TÜRKİYEM

28-11-2024 Yorum yok. 593
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

BİZİM BİZE İHTİYACIMIZ VAR...

28-11-2024 Yorum yok. 618
Hacı Arıcı

KALİTE BELGEMİZ SAMİMİYET

28-11-2024 Yorum yok. 591
Asiye Çakır

KUSURA BAKIN!

24-10-2024 Yorum yok. 1051
Cüneyt Pulant

Beykoz’da her şey birbirine karıştı

24-10-2024 Yorum yok. 1095
Yaprak Akın

BOĞAZİÇİ ÖNGÖRÜNÜM SINIRLARI YENİDEN BELİRLENMELİ

24-10-2024 Yorum yok. 956