1 Kasım Cuma akşamıydı, Ozan abi ara sıra olduğu gibi iş
yerime ziyaretime geldi ve ilk söylediği "sana bir şey diyeceğim fakat
havalara girme" oldu, ben de "bilemem abi, insanoğluyum ne diyeceğine
bağlı" dedim ve benim için sürpriz olan "Gazete de yazar mısın?"
teklifini yaptı. Gerçekten bu benim için sürpriz ve sorumluluk olan bir
teklifti. "Nasıl olur abi..
beceremezsem rezil olmak var" dediğimde "en azından bir
denersin kaybedecek neyin var ki" dedi. Kaybedecek neyin var… dediği an
"yapma abi kırk küsur yılın sonunda zar zor edinebildiğim bir sevgilim
var" cevabını verince " O kolay… Gazeteyi ona okutmayız, internette
de ona kapalı paylaşırız olur biter" dedi…
Benim açımdan durum bu kadar vahim mi bilemem fakat şu an
sizin ile paylaştığım tekliften sonra ki konuşmalar Ozan abi ile benim aramızda
ki maalesef ki bir espri idi.. Maalesef diyorum çünkü sevgili konusu da dahil
:)
Fakat gerçek olan şu ki, bana büyüklerim derdi ki
"Topluma karşı yapacağın işleri başarabileceğine eminsen ve farklılık
getireceksen yap! Ne kendini ne de bulunduğun kurumu ezdirme ve boşuna meşgul
etme"
Bir Beykozlu ve Beykoz'dan başka hiçbir yeri mekân edinmeyen
benim için Beykoz'a hitaben yazı yazabilmek ve bunu da usta kalemlerin olduğu
bir gazete de yapabilmek benim için büyük bir gurur vericiydi. Ve ben de,
yazarlığa saygısızlık etmeden bu gurura ulaşabilmek umudu ile "Stajyer
yazar" adı altında yazmayı uygun bularak gençliğimin hayali bu teklifi
Ozan abiye teşekkür ederek kabul ettim…
Stajyerlikten ne zaman terfi ederim veya sınıfta kalır mıyım
elbette ki bu zaman içinde siz okuyanlara bağlı…
Hayatta ulaşabildiklerimize layık olabilme dileğim ile,
Saygı ve Sevgilerimle