Hoş geldiniz;
Görsel medyaya, çevreme ve tabi ki de
kendime şöyle bir baktığımda, maalesef ki bazı konularda emek vermeden,
bulunduğumuz sıfatın hakkını vermişiz gibi kolayca yaptığımız bir şey var..
O da: SANMAK!
Bazıları masum gibi olsa da bazıları vardır ki
ahlaki, hatta klinik vaka!
Nasıl mı? Buyurun siz karar verin.
Kimileri yarı çıplak gezer, kendini
güzel
Kimileri de başını kapatınca kendini
kapalı sanır.
Kimileri bir şarkı mırıldanır, kendini
şarkıcı
Kimi şarkıcılar da kendini sanatçı
sanır.
Kimileri çok konuşmayı marifet, tevazuyu
acizlik, yalakalığı itibar...
Eleştirenleri de kıskanç, hain, düşman
sanır.
Kimileri kendini arkadaş, kardeş,
sevgili, eş...
Kimileri de en güzel ve kutsal sıfat
olan anne, baba sanır.
Oysa biliriz ki;
Çocuk yapmak ile gerçek bir anne ve baba
olunmaz!..
ana ve baba; biyolojik veya edinerek
sahip olduğumuz çocuklarımıza harcayacağımız emek, bırakacağımız iyi bir
gelecek, manevi ve ahlaki miras ile olunur.
Kimileri sözüne sadık değildir, kimileri
borcuna...
Kimilerin de her türlü yalan ve iftira
karargah kurmuştur ağzında.
Fakat gelin görün ki..
Kendilerini hak hukuk savaşçısı solcu
sanırlar, sağcı sanırlar, dindar sanırlar...
Velhasıl: Adam! sanırlar.. adam(!)
Kimileri özgürce yaşamayı, sınırsızca ve
kuralsızca yaşamak sanır!..
Halbuki hayatta en özgür yaşayan
canlılar, doğadaki hayvanlardır...
Aslında onların bile kendilerine göre
kuralları vardır!
Kimileri benim gibi aklına geleni
gelişigüzel yazar, sonra kendini yazar sanır, şair sanır.
Kimi yazarlar da şerefli ve güçlü olarak
var olmayı, siyasi taraf olarak yazmaktan..
Kimileri de hızını alamayıp beklentiyi
yükseltir, yalakalıktan geçtiğini sanır.
Şereften bahsetmişken...
Kimileri kendine verdiği sözü bile,
şeref! sayarken..
Kimileri de kürsüden milyonlarca kişiye
"..... namusum ve şerefim üzerine ant içerim." yeminini, bağlayıcı
olmayan mizansen sanır... show sanır.
Hal böyle olunca da bunlar her şartta
bulundukları makamlara, oturdukları koltuklara layık olduklarını…
Hatta gün gelir! kendilerini bulundukları mevkilerin ve kişiliğinin daha
da üstünde…
Vazgeçilmez! sanırlar... Ulusal lider!
sanırlar...
Vee sanmanın son noktası:
-Her şeyi ben bilirim!..
-Sadece ben yaparım!..
-Ben olmazsam nice olur hâliniz!
diye hak peygamberlerin bile
demediklerini derler...
Dinleyenler de sorgulamadan inanır,
böyle sanır.
Ve bunlar da kendilerini..
İlah! sanırlar.. İlah(!)
----------------------
Ben sadece gördüklerimin bir kısmını ve
bende bıraktığı etkiyi kaleme almaya çalıştım. Kaç kişi katılır veya katılmaz
elbette bilemem. Belki, bu ülkede bu yazdıklarımın bazılarının olamayacağını
sananlar da olabilir, belki de benden daha ileri götürenler de...
Bizler ne sanırsak sanalım, ortak
olacağımıza emin olduğum bir temenni ile sizlere hoşçakalın demek istiyorum.
Bulunduğumuz güzel sıfatlara ve
makamlara layık olabilmek, şahsi çıkarlarımıza esir olmadan, layık olan ile
olmayanları özgürce ayırt edebilmemiz dileğim ile.
Örneğin bu yazı ile ilgili her türlü
eleştirinizi bana, az da olsa beğendiyseniz, mümkünse biraz da abartarak
sevgilime söyliyebilirsiniz. :)
Bana ayırdığınız zamanınız için çok teşekkür
ederim.
Saygı ve Sevgilerimle, Hoşçakalın
_____________________________
BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK
OLACAKTIR ANCAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR.
M. Kemal Atatürk
Allah'ın izni ile sahip olduğumuz bu topraklarda, tek bayrak
altında aynı dili konuşarak özgürce, kardeşçe yaşayabilme imkanını bizlere
veren, kendini "sanmadan" dünyanın kabul ettiği bir lider olmayı
başaran, Cumhuriyet’in kurucusu başkomutan, başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ü
saygı ve rahmetle anarken; bu çizgide vatansever bilincinde, beyinleri prangalanmamış,
dayatılan sistemleri şahsi menfaatini düşünmeden sorgulayan, doğruyu bulma
adına eleştirmekten ve eleştirilmekten korkmayan, dürüst, bilgili, İNSAN
yetiştirmeyi görev bilen tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlar,
saygıyla ellerinden öpmeyi borç bilirim.