Önceki
yazılarımda da sosyal sorumluluk projelerinden ve yine bu projelerin ışığında
gelişen geri dönüşüm hareketliliğinden bahsetmiştim.
Geri
dönüşüm, yeniden değerlendirilebilme imkânı olan atıkların belirli işlemlerden
geçerek üretim sürecine ve ardından tüketim sürecine dahil olması durumudur. Bu
döngü çerçevesinde ilerleyen toplumların, atıklar yoluyla çıkan enerjiyi
çoğunlukla olumlu yönde kullandıkları görülmüştür. Büyük ölçekte düşünmek bizi
yoruyorsa, bizde geri dönüşümü hayatın içine nasıl entegre edebilirizi
düşünmeliyiz.
Amaç, aslına
bakarsınız hepimiz için aynı, yaşanılabilinir şartlara ulaşmak, kaynakların
tükenmemesini sağlamak, çöp miktarını azaltmak…
Bu konu da
ilk adım sınıflandırmadır, ardından değerlendirme safhası ve ürünü ekonomiye
kazandırma gelir. Ülkemizde, yaşadığımız ilçeler bazında farkındalıklar devam
ederken, Avrupa Birliği’nin 2018’de en fazla geri dönüştürülebilir atık ham
madde ihraç ettiği ülkenin Türkiye olduğunu da sizlere paylaşmak isterim.
Ülkemizdeki
farkındalık henüz yeni yeni şekillenmeye başlamışken, bir gazetede okuduğum
haber, bu yazıyı tekrar kaleme alma sebebim oldu.
“Samsun'da
57 yaşındaki Temel Samangül, temizlik görevlilerinden 1 TL karşılığında aldığı
şişeleri sanat eserine dönüştürerek dünyaya pazarlıyor.”
Temel
Samangül; Türkiye'de ve dünyada turistlik bölgeleri küçük portatif hediyelik
eşyaya çeviriyorum. Maket, şişe veya tablet üzerine tasarlıyorum. Kimyasal
madde kullanmadan işlerimi yapıyorum. İnsanların kullandığı meşrubat şişeleri,
mutfakta kullanılan şişeler gibi insanların kullanıp çöpe attığı şeyleri ben
geri dönüşüm yapıyorum. Temizlik işçileri beni bildikleri için 1 TL karşılığında
alarak onlara da katkı sağlıyorum. İnsanların çöpe attığı şişeler evlerinin en
güzel köşesine dönüşüm olarak geri geliyor. Önemli olan bitik bir şeyi ayağa
kaldırmak. Sadece şişeler değil tahta parçalarının üzerine rölyef çalışıyorum.
Benim ürünlerim dünyaya gidiyor. Özellikle Fransız ve İtalyanlar bu tür işlere
çok güzel yaklaşıyorlar. Bu sanatı, birçok öğrencim var, onlara da öğretiyorum.
”diyor.
Temel Bey’i,
hem ekmeğini taştan çıkarmak deyiminin ta kendisi olduğu için kutluyor, hem de
geri dönüşüm ve temiz çevre adına yaptığı çalışmaları destekliyorum. Umarım bu farkındalık, artarak devam eder.
Bir düşünün sevgili dostlarım, deyim yerindeyse herkes kapısının önünü süpürse
tertemiz bir çevre de yaşarız.
Sevgiler…