Takvimler haftanın ilk günü pazartesiyi gösteriyordu. Gün doğalı daha bir kaç
saat olmuş, sabah saatleriydi. Kadın, erkek çoğu kişi çalıştıkları iş
yerlerine, çocuklar da okullarına gitmek üzere evlerinden ayrılıp şehrin sokak
ve caddelerini en yoğun bir şekilde doldurduğu bir anda saatler tam 08:16 ya
gelmişti ki... Şehrin üzerinde önce büyük bir patlamayla birlikte gök yüzüne
doğru büyük bir duman bulutu yükselir, insanlar ne olduğunu sorgulamaya fırsat
bile bulamadan binlerce santigrat derece ısı her şeyi kavurur ve hemen ardından
1800 km hız ile esen alev rüzgarı can çekişen bedenleri sürüklerken şehirde her
yükseltiyi yıkıp geçerek dümdüz eder.
Sonuç; yaklaşık 350 bin nüfuslu şehirde
çocuk büyük demeden 80 bine yakın kişi saniyeler içinde kavrularak can verir.
Ağır yaralı olanlar da hayata tutunamazlar ve birkaç ay içinde ölüm sayısı 140
bini bulur . Hayatta kalanlar ise hiçbir zaman eski sağlıklarına kavuşamazlar.
İlerleyen senelerde tüm ülkede radyasyona bağlı kanser ve benzeri hastalıklarda
büyük artış yaşanır, sakat doğan bebek sayısı onbinleri bulur...
Bu yazdıklarım birçok savaş film senaryosuna konu olan 2. Dünya Savaşının 6
Ağustos 1945 yılında atom bombasına maruz kalan Hiroşima da yaşananların
özetinin özetinin özeti...
Bu katliamı yapan yüksek derecede
tahsilli sivil ve askeri yöneticilerin vicdanları iyi bir tahsil görmemiş
olacak ki, 3 gün sonra daha kuvvetlisini Nagasaki şehrinde yaşayan 240 bin
kişiye yaşatmışlar ve nüfusun 74 bine yakını saniyeler içinde olmak üzere
toplamda 143 bin kişi bombanın etkileri sonucu ölür. Kalanların kaderi ise
Hiroşima'dakiler ile aynıdır...
İnsanlık tarihinin en büyük katliamı sadece bununla bitmiyordu. Bir başka
ülkenin bir başka cani yöneticisi de sırf etnik kökeninden dolayı çoluk çocuk 6
milyondan fazla kişiyi gaz odalarına kapatarak, fırınlarda yakarak, ölümcül
deneylere tutarak... normal insanların aklına bile gelmeyecek şekilde vahşetçe
öldürülmesi emrini vermişti...
Kayıtlara göre çoğu sivil olmak üzere beş yıl içinde yaklaşık 65 milyon insanın
öldüğü insanlık tarihin en kanlı savaşı olarak anılan 2. Dünya Savaşını
başlatanlar ve bu katliamlara izin verip seyredenler dünya dışı yaratıklar
değildi... Savaşa katılan ülkelerde yaşayan halkların savaş öncesi seçimlerde
başa getirdikleri liderleriydi.
******
Bu ve bunun gibi savaşlar İnsanlık için ders oldu mu? diye düşünürsek...
Sizin de bildiğiniz gibi kocaman bir
HAYIR!
Çünkü eğer ders alınsaydı; Vietnam da 4
milyon, yanı başımızda Irak da çoğunluğu çocuk olmak üzere 1.2 milyon, vs. vs.
insan ölmez, halen insan öldüren teknolojilerin denendiği, "Bir seferde en
çok insan zayiatı benim silahım veriyor" diyerek ülkelerin gururlandığı
savaşlar olmazdı... Tüm ülke halkları seçtiği liderlerden silaha değil insanı
yaşatmaya yatırım yapmasını ister ve buna göre oy vererek takipçisi olurdu.
Fakat maalesef ki böyle olmadı ve olmuyor...
Geçen sene okuduğum bir haber aynen şöyleydi..
""Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) küresel askeri
harcamaları açıkladı. Rapora göre dünyada söz sahibi ülkelerin silahlara
yatırdığı para miktarı son bir yılda 1 trilyon 800 milyar dolar. Yani
silahlanma için kişi başına 239 dolar...
Öte yandan, Birleşmiş Milletler (BM) “Küresel İnsani Yardım” raporunda Silahlı
çatışmalar ve iklim değişikliği nedeniyle dünyada 45 milyon insanın açlık
sınırı altında olduğunu, toplam 168 milyon insana yardım için acilen 29 milyar
dolarlık insani yardım çağrısı yaptı. ""
Anladığım kadarı ile İdealler barışçıl fakat insanlık tarihi şiddet ve vahşet
dolu..
Yoksa halen savaşlar ve sivil ölümler
devam eder miydi?..
******
İçinde bulunduğumuz 2020 tarihin ilk ayında ortaya çıkan ve tüm dünyaya kısa
bir sürede yayılıp fakir, zengin, din, lider ayırımı yapmadan herkesi tehdit
ederek binlerce can almaya devam eden virüsün panzehiri elbette bulunacak ve
yok edilecektir. Fakat asıl yok edilmesi gereken bir şey vardır ki o da, ülke
adına millet adına din adına barış adına "Güçlü olmayı" öldürmek için
silahlanmakta bulan, hatta idealleri için terörist gruplar meydana getirip
bunları besleyerek silahlarla donatıp maşa olarak kullanan ve böylece dünyanın
nimetlerine sahip olunabileceğini düşünen beyinlerdeki ölümcül vahşi
virüslerdir.
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in 5 yıl önceki TEDX konuşmasında aynen
şunları söylemiş...
"Önümüzdeki 10 yılda eğer bir şey 10 milyondan fazla insanın hayatına son
verirse bu bir savaştan çok, yüksek derecede hızlı yayılan bir virüs olur.
Füzeler değil, mikroplar olur. Bunun bir nedeni de nükleer caydırıcı silahlara
büyük yatırım yapmış olmamız. Salgın hastalıkları durdurmak için ise çok az
yatırım yaptık. Bir sonraki salgın için hazır değiliz."
Kısa zamanda dünyaya korku salan mutasyona uğramış gribal virüs inşallah sebep
olur da bundan sonra din, ırk, ülke ayrımı yapmadan İNSANI YAŞATMAK İÇİN
yatırımlar yapılır ve tüm ülke halkları, çoluk çocuk sivil mazlumun ahını
almadan birlik içinde bunun takipçisi olur ve oluruz.
Tüm ülke insanlarıyla barış içinde böyle günleri yaşamak dileğim ile..
Bana zaman ayırdığınız için teşekkür
ederim.