Uzun süredir
evlerimizdeyiz, korunmaya ve sevdiklerimizi korumaya çalışıyoruz. Kimilerimiz
bu geçen zamana bardağın dolu tarafından bakarak, iyi değerlendirdi. Dinlenip
kendini dinledi, hayatın kargaşasından kenara çekilip, kendine yeni uğraşlar
edindi. Kimilerimizse, psikolojik olarak bu süreci iyi yönetemeyerek, çıkmaza
düştü.
Farkındaysanız,
yasaklar kalktığında caddeler, sokaklar insanla dolup taşıyor, gerekli olduğu
için çıkanlardan daha çok daraldım, bunaldım, artık evde duramıyorum diyenlere
rastlıyoruz. İnanın hepimiz bunaldık ama katlanmaya, üstesinden gelmeye
çalışıyoruz. Aksi halde hayat çekilmez olur.
Oğlum, virüs
sıkıntısından önce bir rahatsızlık geçirdi ve bir hafta hastanede tedavi gördü.
O günler benim için hayatımın en zor anlarıydı, serumlar, iğneler...
Benim onu
telkin etmem gerekirken, küçücük kalbiyle oğlum beni, ruhumu ayağa kaldırmıştı.
“Anne üzülme, hiç acımıyor, iyileşmem için yapıyorlar biliyorum” demişti. Bir
an da kendime gelmiştim. Gerekliydi, katlanmalıydık, dünyanın sonu değildi ve
her acının hep daha fazlası vardı bunu biliyordum. Daha zor hastalıklarla
mücadele eden çocuklar vardı, sakinleşmem gerekirdi, öyle de oldu. Bunları
sizlerle paylaşmamın sebebi, kıssadan hisse misali, hastanede olup bu illetle
mücadele etmek evimizde olmaktan inanın daha zordur.
Şimdilerde
balkonumuzdan dışarı baktığında, “anne dışarısı ne güzel dimi” diyor oğlum, bu
seferde ben ona sağlığımız için bu süreci evde geçirmek zorunda olduğumuzu
söylüyorum. Tedavi olurken nasıl yapmamız gerekenler varsa bu süreçte de
virüsle mücadele için bu önlemleri almalıyız oğlum diyorum. Sahip olduğu
sağlığının, farkında olmasını sağlıyorum. İçinde bulunduğumuz bu mübarek ay da,
hepimize kuvvetli irade ve sabır diliyorum.
Hayırlı Ramazanlar...