BALIK HAFIZALI VİCDANLAR!..

25-05-2020 4957 Yorum yok. Yorum Ekle

Nice insanlar gördüm, üzerinde elbise yok…

Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok!


Bu dizeler Muhammed Celâleddîn-i Rumi, veya kısaca bilinen adıyla Mevlânâ’nın yaşamış olduğu 13. yüzyılda kaleme aldığı sözler…


Aslında bu ay ki gözlem ve düşünce yazımın içeriği 2019 yılının sonlarına doğru Çin’de bir balık pazarında çıktığı söylenen ve 2020 yılı başlarından itibaren "Her koyun kendi bacağından asılır"," Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" gibi sözlerin ne kadar da yanlış ve bencilce olduğunu ispatlarcasına, insandan insana bulaşarak zincirleme olarak kapımıza kadar gelen ve tüm dünyayı kasıp kavururken bu zincirin halkası olmamak için çaba gösterdiğimiz virüsün etkisi veya etkileyemediği…


Kimilerine göre laboratuvar üretimi, insanlığın insanlığa ihaneti... Kimilerine göre de doğal ortamlarda oluşan ve insanlığa yapılan ilahi bir uyarı...

 

Sebep ne olursa olsun virüs yayılmaya başladığı andan itibaren insanlara verdiği panik, endişe, korku duygusu ile birlikte ölümün çok da uzak olmadığını her an hatırlatır oldu. Hatta sadece hatırlatmak ile kalmayıp her gün haberlerde virüs vakası ve ölenlerin sayısını artmış olarak görünce, kendimizi o rakamlara aday görmeye başladık.

Hal böyle olunca "Cennet de cehennem de bu dünya da" söyleminde ki gibi, sanki amel defterimiz bu dünyada açıldı ve o ana kadar olan yaşantımız eğrisi ve doğrusu ile "balık hafızalı" vicdanımızın süzgecinden sancılı bir şekilde sayfa sayfa, geçmeye başlamıştı bile.

 

"Balık hafızalı" vicdanımız diyorum... Çünkü haberlerde yayınlanan doğal afetlerden, savaşlardan, kazalardan, açlıktan bazen onlarca bazen yüzlerce ölüm haberlerini hatta üzerinde yaşadığımız toprak için canını veren şehit haberlerini dinlerken oluşan üzüntümüz haber bitene kadardı. Sonra yine şarkılar türküler... Örf ve adetleri, ahlak sınırlarını yerle bir eden, insanlığı kirleten, dini inançları yok sayan program ve diziler reyting yapmaya devam ediyordu.


Virüsten önce servetimize servet, kişiliğimize ün şan şöhret katma derdindeyken ve bunları dünyanın olmazsa olmazı gibi görürken, bir virüs her şeyi alt üst ederek bizi eve hapis ediverdi.

 

Kral Çıplak masalını çoğumuz biliriz...“Uzak bir ülkede, giyimine kuşamına oldukça düşkün, kendini beğenmiş bir kral varmış. Kendini dev aynasında görür, zekâsını üstün sanır, diğer insanları önemsemezmiş...” diye başlar ve “…meydanda toplanan halk, kralı çıplak halde görünce çok şaşırmışlar fakat hiç kimse cesaret edip söyleyememiş. Ta ki bir çocuk ‘Kral çıplak’ diye bağırana kadar”  diye son bulur…

Sadece bir çocuğun "kral çıplak" diye bağırdığı gibi, sahip olduğumuz onca mal mülk, giyim kuşam içinde manevi olarak nasıl da "çıplak" olduğumuzu, çıplak gözle görünmeyen bir virüs bize haykırdı. Ve o andan itibaren tüm insanlığın en değerli vazgeçilmezi birkaç liralık bir karış maske oluverdi.

 

Elbette ki yüz binlerce insanın ölümüne sebep olan bu virüs dünya üzerinde var olmuş ilk ölümcül virüs değil. Daha etkili ve kötülerini de insanlık tarihi gördü. Örneğin, 14. yüz yılda görülen ve yüz milyonu aşkın insanın ölümüne sebep olan veba gibi. 1918 yılında başlayıp bir kaç yılda milyonlarca insanın ölümüne sebep olan İspanyol gribi gibi, vs. vs…  Şu an için insanlığı etkileyen virüsün de etkisi zamanla azalarak yok olacak veya aşısı bulunarak varlığı insanlığı etkilemeyecek hale gelecek.

Peki, insanlık dersini almış olacak mı?


Üzülerek söylemem gerekirse, ülkemiz için pek umutlu değilim!..

Çünkü bu sıkıntılı süreçte izlediğim kadarıyla bir ülkenin ilk başta çocuklarına, gençlerine örnek olması gereken, yüksek mertebelerde bulunan yöneticilerin ve yönetime talip olanların medya üzerinden birbirlerine olan saygısızca konuşmaları, yalanları, iftiraları halen devam edebiliyorsa... Ve bunları izleyen insanlarımız, sadece dünyevi amaçlar için bu yalan ve iftiraların savunucusu olup sorgusuzca taraf olabiliyorsa…


Maalesef ki; dünya üzerinde katil virüslerin biri gider diğerleri gelir! Fakat vicdanlar balık hafızalı olmaya, Mevlana'nın söylemi her daim güncelliğini korumaya devam eder.

 

Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

Saygı ve Sevgilerimle, Sağlıcakla kalın

Ozan Derviş

Beykoz Zamanı Hızlı Yaşıyor

28-01-2025 Yorum yok. 608
Neyir Erkan Şişman

Acının Adı Var

28-01-2025 Yorum yok. 619
Tuncay Ünde

UZAKSIN BANA

28-01-2025 Yorum yok. 528
Yaprak Akın

KONUMUZ 2025 YILINDA GAYRİMENKUL DANIŞMANLIĞI

28-01-2025 Yorum yok. 474
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

SORUNUMUZ İNSAN...

28-01-2025 Yorum yok. 595
Erdal Uzuner

AFETLER VE KABAHATLER

28-01-2025 Yorum yok. 524
Hacı Arıcı

YAZIK SANA!” DEDİRTMEYELİM.

28-01-2025 Yorum yok. 477
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

BEKLEDİĞİMİZ O KAR NEREDE

28-01-2025 Yorum yok. 495
Asiye Çakır

KUSURA BAKIN!

24-10-2024 Yorum yok. 1185
Cüneyt Pulant

Beykoz’da her şey birbirine karıştı

24-10-2024 Yorum yok. 1239