Hepimiz durup durup kendimize bu soruyu soruyoruz eminim.
Unutulmayacak bir sene geçiriyoruz. Sosyal medya, senenin uğursuzluğuna öyle inanmış
ki Aralık 31 gecesi, her şey sona erecekmiş gibi konuşuluyor, gülüp geçiyoruz elbette.
Virüsle mücadele ederken, hayatımıza az da olsa çekidüzen
verip korunmaya başlamışken, normalleşme adımları geldi. Devlet bir yerden başlamalı,
bu adımı atmalıydı fakat bizlerin umursamaz olduğunu, virüs gelse ne olacak,
ben yine de maskemi çenemin altında takayım diyebileceğimizi düşünemedi.
Bu süreçte, normalleşme tanımı herkesin farklı oldu. Mesela, Çocuklarım
hala parka gidebilmiş değiller, sadece temiz havada yürüyüşler yapıp, sakin
saatlerde bisiklet kullanıyorlar. Biz dışarda maskesiz dolaşanlara, yok yok
maskem var ama çantamda, cebimde diyenlere göre maalesef normalleşemedik. Bu
kadar dikkatsizlik ve bana bir şey olmazcıların yanında, vaka sayısının değişkenlik
göstermesi ve tabii olarak artması yüzümüze, alın size normalleşme adımları
diyerek vurmakta.
Bir dalga daha yaşamak istemiyorsak ki, bilir kişiler, bu gidişle
yaşanacağını söylüyor, maskemizi takıp, mesafemizi korumalıyız, hijyenimize
dikkat etmeliyiz. Unutmayın ki, sizi yıkmayan hastalık, ailenizdeki büyüklerinizi
etkileyebilir, bana bir şey olmaz demeden önce tüm ailenizi düşünün.
Zor zamanlardan geçiyoruz, doğa dengesini tamamen kaybetti,
yazın ortasında kışı yaşar olduk, dolu, sel, hortum hepsini gördük yaşadık. Tüm
bu dengesizliğin aslında köküne inersek, insanoğlunu bulacağımızı unutmayalım.
Bu vesileyle sel sonucu yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet dilerken, maddi, manevi
anlamda kayıpları olanlara da can sağlıklarını düşünmelerini ve malları içinde
sabırlar diliyorum. Bu ve benzeri olayları siyaset malzemesi olarak kullananları
da kınıyorum.