Kısa süre önce, pekte alışık olmadığımız bir bildirimle
ekonominin parametreleri fiilen değişti. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
görevinden istifa etti.
Ekonomik hareketliliği göz önüne alacak olursak, Milli meselelerin
dışında gidişat iyi değildi. Verilen demeçler, günü kurtarmaktan öteye
geçemiyordu ve Halk bunu fark ediyordu.
Ekonomi öyle hassas bir denklem ki, uzmanlar tarafından
saatlerce konuşulan, vatandaş tarafından cüzdanına bakarak özetlenen bir
uçurum. Hal böyle olunca, sizler istediğiniz kadar olaya tepeden bakarak
sayılara indirgeyin, halk, mutfağında hissediyor olan biteni. Ekonomi en doğru
ve en alt pencereden pazarda belli oluyor. Sokak röportajlarında ekonomiden
memnun olan kimseyi henüz görmedim. Röportajları dinlediğimizde, televizyon
ekranlarında izlediğimiz, anlamsız konuşmalar birden anlam kazanıyor.
Bu küçük çerçevenin ardından söylemek istediğim, siz
meydanlarda istediğiniz kadar ekonomi şöyle, ticaretimiz böyle, kalkınma
hızımız en üst seviyede deyin, perşembenin gelişi her daim çarşambadan
bellidir. Siyaseten atılan her adımın arkasında maalesef, mevzunun özünü
kaybetmiş bürokratlar yatıyor. Sistemsel olarak yapılan hataların birçoğu en
iyi alkışlayan olma çabasıyla son buluyor. Gerçeklerden uzaklaşılıyor, halklarıyla
kopuşun simgesi olan; ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler repliklerinin
benzerleri havalarda uçuşuyor. Peki,
sesi duyuyor musunuz, pasta kaldı mı?
En büyük eleştirim de sahiplik ekini bir türlü
edinememişlere... Milli
değerlerini bu kadar el üstünde tutan sayılı Milletlerden biri olmamıza rağmen,
nedense iş sahiplik ekini kullanmaya gelince devlet politikası gereği sus pus
kesiliyoruz.
Milli değerlerim söz konusu olduğunda susmak
istemiyorum. Dünya'nın biz Türklerle tanışma
geçmişi çok eski. İyi bilirler, iyi tanırlar bizleri, kabuğumuza saklanmamıza
yol açan politikanızı anlamıyorum. Bir ileri, iki adım geri gideceğimizde
yerimizde sabit kalalım çok daha iyi. Amaç, köstek olmak değil lakin taşı
bulursak altına elimizi biz de koyarız.
Saygılar...