İNCİR ÇEKİRDEĞİ

26-10-2021 1966 Yorum yok. Yorum Ekle

Şu sıralar peş peşe denk geldiğim öfke ve şiddet haberlerine kayıtsız kalamadım.

Gün geçmiyor ki yeni bir cinnet haberi almayalım.  Pandemi öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılan hayatlarımızda, hiç kendinize dönüp baktığınız, bakabildiğiniz oldu mu?

Bunların hepsi etki tepki meselesi dediğinizi duyar gibiyim. Ekonomi diplerde, zamlar almış başını gidiyor, geçim derdi herkesin ortak paydası ama hiç bir çocuk yemek yemediği için dövülerek, öldürülmeyi hak etmiyor. Sabrımız kalmadı, hiç bir şeye sabrımız kalmadı. Bu dönemde aile birliği bozulan pek çok insan var. Sadece duyduklarımı değil, elbette kendimi de eleştiriyorum, trafikte yaşananlara sinirlendiğim, sabredemediğim ve sonrasında kendimi sorguladığım çokça zaman var. Çok küçücük şeyler gözümüzde büyür oldu. İncir çekirdeğini doldurmaz derdi Atalarımız, cidden öyle mevzular bile bizim için çok önemli hale geldi, asıl sessiz kalınmayacak durumlara susar olduk.

Duygusal olarak yıprandığımızı hepimizin anlaması gerek. Biz refah seviyesi çok çok iyi bir Ülke hiç olmadık, lakin hiç bir dönemde bu kadar sinir, öfke patlaması yaşayan bireylerde değildik.

Ailesini bir an da, yemek sofrası geç kuruldu diye katleden adamı da, sinirden karısını kaynar suyla yakanı da gördük. Çocuğunu ağladığı için bir köşeye fırlatan kadının, bebeğinin ölümüne yol açtığını da gördük ve maalesef bunların hepsini belirli nedenlere bağladılar. Pandemi dediler, geçim derdi dediler bitmedi nedenler nedenler nedenler…

Sizde, bende biliyoruz ki daha birçok örnek var. Hepsinin en dibinde duygusal değişimlerimiz var diye düşünüyorum. Yine de olanı biteni bu nedenle bile olsa kabullenemiyorum, sizlerde bu tarz vakaların çevrenizde olağan hale gelmesinden kaçının derim. İnançlı bir toplum olmamıza rağmen, yine de vicdansızca öfke kaynaklı yaşananlar bu yazının çıkış noktası oldu. Dile getirmekte dahi zorlandığım, küçücük çocuklara cinsel saldırılar,  tacizler, tecavüzler bitmek bilmiyor. Okurken hepimizi hayrette bırakan o haberler gerçek, zavallı Leyla nerede şimdi, yok. İnsanlık adına boğazımız düğüm düğüm olsa da yıllarca öz babasının istismarına uğrayan ve bu durumu küçüklüğünden beri yaşadığı için, yanlış olduğunu bile bilmeyen 10 yaşındaki kız! Hatırladınız değil mi?

İşte onun hayatı da gerçekti. Böyle peş peşe sıralayınca siz de ister istemez, nasıl bir toplum olduk, neler yaşıyor görüyoruz ve zamanla neleri olağan halde karşılıyoruz diyor musunuz? Sektörel olarak düşünüldüğünde haber akışlarını takip eden ben, bu soruları sürekli soruyorum kendime, nasıl üstesinden geliriz, nasıl gerçekten iyileşirizi dert ediyorum. Lütfen sizlerde dert edin, boş vermeyin, aman bizim başımıza gelmez demeyin, unutmayın ki, her zaman en zayıf noktanızdan sınav olursunuz.

Doğru tepki sanırım asıl mesele, bazen trafikte karşılaştığımız herhangi bir soruna büyük tepkiler verirken, bazen de az önce saydığım durumlarda sessiz kalabiliyoruz. Bu nedenle, bireysel olarak hepimizin kendi kendini iyileştirmesinden yanayım. Bu dönemde sadece covidle değil, bu tarz öfke sorunlarıyla da başa çıkmaya çalışıyoruz. Toplumsal sağlığımız için, önce iğneyi kendimize batıralım derim…