Türkiye’de ilk büyük göç merkezlerinden biri, Ordu Mesudiye ilçemiz.
Gerçi büyük
şehirlere gitmeden evvel, Çarşamba, Perşembe gibi yakın komşulara çalışmaya
gitmelerle başlamış gurbet…
Yazın
topladığını kışın yeme rutin yaşamından sıkılmış gibi adeta halk ve başta
İstanbul olmak üzere birkaç büyük şehre akın etmeye başlamış, öncelikle
Paşabahçe’de yoğunlaşmaya iş, aş edinmede birbirine sıkı sıkı bağlı kalmaya
başladıktan sonra ana toprağından binlerce kilometre uzaklardaki insanları
kenetlemenin, bir bayram edası ile bir araya getirip yeni nesiller ile de tanış
olmanın yolunu, sporda bulmuşlar.
1968
yılında, Kaleli Hasan BALCAN’ın girişimleri ile 8 köy takımının katıldığı
Mesudiye köyleri arası dostluk futbol turnuvası ile sahaya çıkmışlar, rahmetliye
zaman içinde, Doğançamlı Ahmet ÖZTÜRK hoca, Kaleli Murat MERTOĞLU hoca ,Celallı
Cemal YILMAZ, Maksutalan’dan Rasim KAHRAMAN hoca…
Tabiki
Mesudiyeliler örgütlenmeyi sadece sahada yapmayıp, dernekleşip daha geniş
platformlarda, sosyal ve kültürel her alanda birbirlerinden haberdar olmak, örf
ve adetlerini devam ettirmek amacı ile önce İstanbul sonrada Ankara’da
Mesudiyeliler Derneğini kurmuşlardır.
Futbol
turnuvaları da derneğin kuruluşu ile birlikte, Mesudiyeliler Derneği bünyesine
geçmiş ve yapılan istişare toplantıları sonucunda her yıl yaz ayları başında
oluşturulan komisyonlar ile bu organizasyonu devamlı kılmışlardır.
80 ihtilali
ile sekteye uğrayan Dernekçilik ve onun faaliyetleri 1990’da hayat bulan
yeni dönem ile birlikte daha güçlü bir
şekilde devam etmeye aday bir organizasyon olan Mesudiye Futbol turnuvasının
bundan sonraki dönemlerinde de eski tecrübeli birkaç büyüğümüzün yanı sıra,
Çerçi’den
Selahattin ERKAN, Beyseki’den Yücel AKDEMİR, Çaltepe’den Neşet NURCAN,
Kavaklıdere’den Nihat ARICAN, Müslüm Sarıca’dan Zülal HABİL, Konacık’dan Tahir
Özgül, Arıkmusa’dan Cevdet Taşkıran, Çardaklı’dan Ramazan ERGÜL, Yeşilyurt’tan
Musa AKSU, Kale’den Tuncer UZUN gibi memleket ve futbol sevdalısı isimlerini
sayamadığım daha birçok insan bu turnuvalarda, Başkan veya Komisyon Üyesi
olarak yer almışlardır. Hayatta olanlara sağlıklı uzun ömürler dilerken, ebediyete
irtihal edenlere Allahtan rahmet diliyorum.
Bendeniz, Bayraklı’dan
Tekin TOKLUCU olarak Mesudiye köyleri arası Dostluk Futbol Turnuvalarında
1982-84 yıllarında futbolcu olarak oynamış, daha sonra iki dönem komisyon
üyeliği ve üç dönem de Komisyon Başkanlığı yapmış biriyim.
Adı uzun
olan Futbol turnuvamıza bir logo edinme teklifimi komisyon arkadaşlarıma
iletip, olumlu bulunmasının ardından, kısaca MESDOST Futbol turnuvası olarak
ifade edilmesi, Başkanı olduğum ilk komisyon dönemimde hayata geçti.
8 takım ile
başlayıp uzun yıllar artan köy takım sayısı ile geleneksel olarak devam eden
MESDOST’un 34 köy takımının iştiraki ile en yüksek sayıya ulaştığı sezonun
Başkanı olarak, görev yaptığım her yıl turnuva finallerimizi, komisyon üyeleri
kararı ile BEYKOZ STADI’nda bir şenlik ve gösteri şeklinde yaptık. Bizimle
birlikte böylesi büyük bir organizasyonu tertip eden, Erzincan KEMAH köyleri
dışında geniş katılımlı turnuva yoktu. Bütün bu çalışmaların, gayretin ve sarf edilen
enerjinin bir ödülü olmalı idi..!!
Bunu 1994
yılında köşe yazarlığı yaptığım Mesudiye Sesi Gazetesi’nin bana verdiği yazı
köşemde şu ifadelerle kaleme almıştım: ‘’Böylesi geniş çaplı organizasyon
yapan, futbol sevdalısı insanların, İstanbul’da FEDERE bir kulübe sahip olması
gerekiyor’’ demiştim ki;
1986
yılında, Beykoz Paşabahçe Karagözsırtı spor sever halkı tarafından bu satırları
okuduğunuz Doğuş Haber’in imtiyaz sahibi ve çok kıymetli arkadaşım, dostum Ozan
DERVİŞ aracılığı ile Bir yıl evvel
(1985) federe olan semt futbol takımlarına Başkan olmam teklifi geldi...
Bir spor ve
futbol aşığı olarak buna kayıtsız kalmayıp iki gün düşündükten sonra kabul
ettim.
Ve o an,
öteden beri hayalimiz olan takımı hayata geçirme fırsatını yakaladığımızı
hissettim. Uzun yıllar gidip geldiğim Beykoz –Paşabahçe halkı ile hep Paşabahçe
stadı veya Dernek lokallerinde oturup sohbetlerimiz olurdu ama ne yalan söyleyeyim,
Kulüp Başkanı olana dek Kargözsırtı’na hiç çıkmamıştım. Ancak halkın teveccühü
sanki her defasında oralardaymışım sıcaklığını veriyordu bana.
Semtte
nüfus ağırlığı Mesudiyeli olmasına karşın, ülkemizin çeşitli illerinden
insanlarda vardı elbet ve bu mahalle takımı iken çok ama çok emek vermişlerdi. Adından
da anlaşılacağı gibi merkeze ve istanbul’a çok uzak gibi duran sentlerinin
adını kulüp aracılığı ile duyurmak en büyük arzuları idi.
İşte bu
düşünce önümüzdeki en güçlü engel gibi duruyordu.!!
Ama spor
kulübü de hem maddi hem manevi güç istiyor, dar çerçevede bunu geliştirip
büyütmek imkânsız gibi idi. Yaptığımız bire bir ikili üçlü ve geniş katılımlı toplantılar
ile bunu semt halkına anlatmaya, kulübe daha geniş bir Kimlik kazandırmamızın
gerektiğini anlattık, uzun bir süre...
Olağanüstü
kongre ile geldiğim Başkanlık görevimin ilk Genel kurulunu 6 ay sonra
yapacaktık. Zaman kaybetmek istemiyor, olacaksa hemen olmalı ve düğmeye basıp başarılı
sonuçlar almalı idik ki;
Öyle de
oldu…
Uzun süreli
görüşmeler, toplantılar sonucunda semt halkının da oluru ile Kulübümüzün adını
Karagözsırtı MESUDİYE SPOR olarak tescil ettirdik… Ancak her yerde her
platformda Mesudiye Spor olarak lanse edilip konuşulması insanın Göğsünü
kabartan unsurlardan birisi idi.
Yeri
gelmişken, Kulübümüze Mesudiye Spor adını verirken desteklerini esirgemeyen tüm
yönetim kurulu arkadaşlarım ve destekçi semt ve Mesudiyeli tüm hemşehrilerime
şükranlarımı sunuyorum ve MESUDİYE SPOR Kurucuları olarak kutluyorum.
Tüm bunlar yaşanırken,
masa da yaşadığımız mutluluğu sahada ZAFER olarak görmek artık tek hedefimizdi.
Engin
ÖZMEN, Şahin KÖLEMENOĞLU, Av. Şevket ARIKAN, Ozan DERVİŞ, Zülal HABİL, Ali
Mesudiyeli, Erdem SÖNMEZ, Turan TAŞLIÇUKUR, Mustafa SARIKAYA, Ahmet BAŞ, Sırrı
KARAYAKA, Nihat ARICAN… gibi çok değerli yönetim kurulu arkadaşlarımız, Teknik
kadro ve oyuncu grubumuz ile hedefe kilitlenmiştik. Ancak, buradaki en güçlü
yanımız;
Futbol
takım kadromuz, altyapı olarak gördüğümüz MESDOST turnuvasında başarılı olup
teknik ekibimiz kararı ile kadroda yer bulan ve %80’i Mesudiye köy futbol
takımlarımızdan seçilen yetenekli ve forma ruhu taşıyan oyuncularımızdı. Şimdiki
kadro yapılanmasına baktığımızda, MESDOST Turnuvasının yok olmasına sebep olan
kafaların bu ülkede yöneticilik ile uzaktan yakından ilgileri olmadığını
görüyoruz.
2. kümeden çıktığımız bu yolda ilk yıl namağlup ama
averaj ile çıkmayı kaçırdık. Ardından yine Mesudiyeli yetenekler ile
güçlendirdiğimiz kadro ile ikinci yıl yine namağlup Şampiyon olup 1.Amatör
kümeye yükseldik. 1997-98
1998-99
sezonu ise 1.Amatör kümede yine namağlup ŞAMPİYON olarak, 3.lig yolundaki
İstanbul finallerine kaldık..
Sonrası
…sonra..!!!
Ama bu
satırları yazdığım günlerde, Mesudiyespor kulübümüz play-off grubuna yükselme
başarısı göstermişti.1999 yılında daha yakın olan 3 lig yolu maalesef şimdi iki
üç basamak daha ileride… Ama olmayacak hiçbir şey yoktur. Yeter ki hep birlikte
destek olup, güç verelim.
Büyük bir
heyecan ile takip ediyor ve zafer haberlerini bekliyorum..
Buna en çok
ben sevinirim..
Zira İst.Mesudiye
spor benim evladım gibidir.
Kulüp
tarihini bilmeyen, öğrenmeyi düşünmeyen ya da bilipte aidiyet duygusunu geçmişi
yok saymaya,
Güneşi
Balçıkla sıvamaya çalışanlara bu
satırlar..!!
Birileri
gibi(S.E) MESUDİYE SPOR un bölücü değil, Birleştiriciliğine inananlardanım…
Saygılarımla