BAŞLIĞI SİZ KOYUN

25-10-2022 2976 Yorum yok. Yorum Ekle


Bilim kurgu filmleri sevenler sanırım izlemişlerdir. İnsan teni görüntüsüne ve vücut hareketlerine sahip, nano teknoloji ile kendilerini yenileyen süper akıllı hatta zaman içinde duygu ve sezinleme kabiliyeti oluşan ve ona göre karar verebilen robotları konu alan filmler…

Yok yok… Bu ay ki köşe yazım bu robotlar ile ilgili değil.. Geçen ay başımdan geçen bir olay.

Geçen ay 16 Ağustos günü bankamatikten belli miktar üstü para çekimi yapılmadığı için yıllardır müşterisi olduğum Beykoz'da bir bankaya gittim. (Daha sonra bankanın merkezinden bir kaç kez arayanlara bu olayı sosyal medya ve gazetede yazacağımı,  o güne ait olan kamera kayıtlarını tutmalarını söylemiş olsam da, vicdanen o bankadaki diğer personeller adına bankanın adını yazmamaya karar verdim.)

Kapıdan girdikten sonra herkes gibi ben de numaratörden sıra fişi alarak beklemeye başladım. Bir saate yakın bekleme sırasında fark ettim ki benden sonra gelip numara alanlara benden önce sıra geliyor. Dikkatlice takip etmeye başlayınca anladım ki promosyon almak için faklı bankalardan hesabını taşımak isteyen yeni müşterilere numaratör öncelik veriyormuş. Bankanın uzun zamandır müşterisi olarak bu durum bende ki sinir katsayımı doğal olarak yükseltmeye başladı. Ve sıra bana geldiğinde müşteri temsilcisine, sgk maaşım ile ilgili anlaşmanın iptal edilmesi için kaç lira vermem gerekiyorsa hesabımdan kesilip iptal edilmesini ve kalan tüm meblağın tarafıma verilmesini ve hesabımın da kapatılmasını istedim.

Kendisi "En yüksek promosyonu bu banka veriyor, isterseniz anlaşmayı yenileyelim" demesi üzerine; bunun meblağ ile ilgili olmadığını, haksızlık ve saygısızlık yapıldığı için isteğimin son kararım olduğunu,  ayrıca annemin kimliği, maaş kartı, şifreleri bende mevcut olduğunu ve annemin maaşı için de aynısının yapılmasını söylediğimde karşımdaki memur, annemin bankaya gelerek imza atması gerektiğini söyledi. Bende bunun üzerine annemin doksan yaşında olduğunu ve yürüteç ile zar zor yürüyebildiğini fakat araba ile bankanın önüne kadar getirdiğim zaman kendisinin arabaya kadar gelip imzasını alabileceğini söyledim.

Aldığım cevap aynen şöyleydi; "Ben arabaya kadar gelemem, bankaya gelmesi gerekiyor" İşte o an tüm insani sistemlerimin sigortasının attığı andı...

Ayağa kalkıp; "Sen nasıl bir insansın... Daha bundan iki yıl önce annemin maaşını bu bankaya taşınması için evrak imzalatmaya bırak arabaya gelmeyi evime bile geldiniz... " O hırsla bankada ki müşterilere dönüp " Annem doksan yaşında zar zor yürüyor, banka önüne arabaya kadar gelirseniz imzasını alırsınız diyorum, verdiği cevaba bakın. Fakat diğer türlü evime kadar gelmeyi kabul ediyorlar.."

Daha sonra üst kata müdüre çıktım. Odaya girdiğimde müdür sağında bulunan ekranda aşağıda ki tüm olayı seyrettiğini gördüm. Beni karşısında gördüğünde verdiği cevap "Sen böyle diyorsun fakat benim personelim arabanıza gitmek  için bankadan dışarı çıktığında ya başka bir araba personele çarparsa... "

Bu trajikomik savunmaya benim verdiğim cevap "İki sene önce maaşını buraya almak için evime gidildiğinde bu hiç aklınıza gelmedi mi... Doğru, haklısınız(!) O zaman işin içinde şubenin alacağı puan ve personele verilecek prim vardı.." Gerçi bu türlü kurumların hepsi aynı. Yok birbirlerinden farkları. Bankalar için müşteri demek kar, personel için de prim demek. Tabi ki istisnaları ayrı tutmak kaydıyla…

Sonuçta ben işimi hallettim. Fakat beni asıl üzen o anda bankada bulunan müşterilerden çıt bile çıkmaması ve bankadaki personele " annesi doksan yaşındaymış, arabaya kadar gitseniz ne olur" diyerek telkinde bile bulunmamış olmaları...

Çünkü onlar o anda empati yapacak durumda değildiler(!)… Alacakları promosyonun hesabı ile meşgul ve kendilerine gösterilen "ilgi" ile kişilik sahibi ve mutluydular... O anda aklımdan geçen; "Acaba bilim kurgu filmlerde ki gibi insan vücudu görüntüsüne sahip fakat duyguları henüz gelişmemiş robotlar çıktı da benim mi haberim yok!"

Uzayan yazımı  25-12-2019 https://www.dogushaber.com/ap1206_melekler-bizi-kabul-eder-mi

Tarihinde yayınlanan bir şiirimin son kıtası ile son veriyorum.

Masum sanmayalım!

Ey dostlar kendimizi..

Seyirci bile kalmışsak,

Eğer bir olumsuzluğa

İnsanlığı lekeleyenlerden,

Şu dünyayı kirletenlerden,

Bizim de,

Ne farkımız kaldı ki!

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutlar ve bu emsalsiz vatanı 99 yıl önce çok zor şartlarda bizlere emanet eden atalarımıza her konuda layık bireyler ve vatandaş olmak dileğim ile.

Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.