Bilim kurgu filmleri sevenler sanırım
izlemişlerdir. İnsan teni görüntüsüne ve vücut hareketlerine sahip, nano
teknoloji ile kendilerini yenileyen süper akıllı hatta zaman içinde duygu ve
sezinleme kabiliyeti oluşan ve ona göre karar verebilen robotları konu alan
filmler…
Yok yok… Bu ay ki köşe yazım bu
robotlar ile ilgili değil.. Geçen ay başımdan geçen bir olay.
Geçen ay 16 Ağustos günü
bankamatikten belli miktar üstü para çekimi yapılmadığı için yıllardır
müşterisi olduğum Beykoz'da bir bankaya gittim. (Daha sonra bankanın
merkezinden bir kaç kez arayanlara bu olayı sosyal medya ve gazetede
yazacağımı, o güne ait olan kamera
kayıtlarını tutmalarını söylemiş olsam da, vicdanen o bankadaki diğer personeller
adına bankanın adını yazmamaya karar verdim.)
Kapıdan girdikten sonra herkes gibi
ben de numaratörden sıra fişi alarak beklemeye başladım. Bir saate yakın
bekleme sırasında fark ettim ki benden sonra gelip numara alanlara benden önce
sıra geliyor. Dikkatlice takip etmeye başlayınca anladım ki promosyon almak
için faklı bankalardan hesabını taşımak isteyen yeni müşterilere numaratör
öncelik veriyormuş. Bankanın uzun zamandır müşterisi olarak bu durum bende ki
sinir katsayımı doğal olarak yükseltmeye başladı. Ve sıra bana geldiğinde müşteri
temsilcisine, sgk maaşım ile ilgili anlaşmanın iptal edilmesi için kaç lira
vermem gerekiyorsa hesabımdan kesilip iptal edilmesini ve kalan tüm meblağın
tarafıma verilmesini ve hesabımın da kapatılmasını istedim.
Kendisi "En yüksek promosyonu bu
banka veriyor, isterseniz anlaşmayı yenileyelim" demesi üzerine; bunun
meblağ ile ilgili olmadığını, haksızlık ve saygısızlık yapıldığı için isteğimin
son kararım olduğunu, ayrıca annemin
kimliği, maaş kartı, şifreleri bende mevcut olduğunu ve annemin maaşı için de
aynısının yapılmasını söylediğimde karşımdaki memur, annemin bankaya gelerek
imza atması gerektiğini söyledi. Bende bunun üzerine annemin doksan yaşında
olduğunu ve yürüteç ile zar zor yürüyebildiğini fakat araba ile bankanın önüne
kadar getirdiğim zaman kendisinin arabaya kadar gelip imzasını alabileceğini
söyledim.
Aldığım cevap aynen şöyleydi;
"Ben arabaya kadar gelemem, bankaya gelmesi gerekiyor" İşte o an tüm
insani sistemlerimin sigortasının attığı andı...
Ayağa kalkıp; "Sen nasıl bir
insansın... Daha bundan iki yıl önce annemin maaşını bu bankaya taşınması için
evrak imzalatmaya bırak arabaya gelmeyi evime bile geldiniz... " O hırsla
bankada ki müşterilere dönüp " Annem doksan yaşında zar zor yürüyor, banka
önüne arabaya kadar gelirseniz imzasını alırsınız diyorum, verdiği cevaba
bakın. Fakat diğer türlü evime kadar gelmeyi kabul ediyorlar.."
Daha sonra üst kata müdüre çıktım.
Odaya girdiğimde müdür sağında bulunan ekranda aşağıda ki tüm olayı
seyrettiğini gördüm. Beni karşısında gördüğünde verdiği cevap "Sen böyle
diyorsun fakat benim personelim arabanıza gitmek için bankadan dışarı çıktığında ya başka bir
araba personele çarparsa... "
Bu trajikomik savunmaya benim
verdiğim cevap "İki sene önce maaşını buraya almak için evime gidildiğinde
bu hiç aklınıza gelmedi mi... Doğru, haklısınız(!) O zaman işin içinde şubenin
alacağı puan ve personele verilecek prim vardı.." Gerçi bu türlü
kurumların hepsi aynı. Yok birbirlerinden farkları. Bankalar için müşteri demek
kar, personel için de prim demek. Tabi ki istisnaları ayrı tutmak kaydıyla…
Sonuçta ben işimi hallettim. Fakat
beni asıl üzen o anda bankada bulunan müşterilerden çıt bile çıkmaması ve
bankadaki personele " annesi doksan yaşındaymış, arabaya kadar gitseniz ne
olur" diyerek telkinde bile bulunmamış olmaları...
Çünkü onlar o anda empati yapacak
durumda değildiler(!)… Alacakları promosyonun hesabı ile meşgul ve kendilerine
gösterilen "ilgi" ile kişilik sahibi ve mutluydular... O anda
aklımdan geçen; "Acaba bilim kurgu filmlerde ki gibi insan vücudu
görüntüsüne sahip fakat duyguları henüz gelişmemiş robotlar çıktı da benim mi
haberim yok!"
Uzayan yazımı 25-12-2019
https://www.dogushaber.com/ap1206_melekler-bizi-kabul-eder-mi
Tarihinde yayınlanan bir şiirimin son
kıtası ile son veriyorum.
Masum sanmayalım!
Ey dostlar kendimizi..
Seyirci bile kalmışsak,
Eğer bir olumsuzluğa
İnsanlığı lekeleyenlerden,
Şu dünyayı kirletenlerden,
Bizim de,
Ne farkımız kaldı ki!
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutlar
ve bu emsalsiz vatanı 99 yıl önce çok zor şartlarda bizlere emanet eden
atalarımıza her konuda layık bireyler ve vatandaş olmak dileğim ile.
Bana zaman ayırdığınız için teşekkür
ederim.