KARAMSAR

28-11-2022 1381 Yorum yok. Yorum Ekle

Kısa süre önce Ülkece etkilendiğimiz Taksim patlaması ardından başımıza gelen depremle birlikte tekrar hatıralarımızla farkındalıklarımızın artmasına değinmek istiyorum.

 

Taksim'de meydana gelen patlamanın adımlarını ulusal mecralarda izledikten sonra, hepimiz gibi olan bitene öfke yüklenerek gidişatı takip ettim. 

 

Devletin, terörle mücadelesi bu kadar yoğun ve son yıllara göre en iyi durumdayken, terör örgütü üyelerinin bu bariyeri aşarak, Ülkeye rahatça girmeleri sonucunda başımıza bunların geldiğini düşünüyorum.

 

Devletin terörle mücadelesini takdir ettiğim kadar maalesef mülteci dışında yabancı uyruklu vatandaşlara verilen haklar, sınır kapılarının açık olması da eleştirdiğim noktalar arasında.

 

İstediğiniz kadar iyi niyetli yaklaşımlar güdün, devlet istediği kadar anlaşmalar, sözleşmeler imzalasın eğer Taksim’de ki gibi bir patlama yaşanıyorsa, illaki bir yerde yanlışlar vardır. Düşünmek ve sonuçları iyi değerlendirmek gereklidir.

Aksi halde adım adım patlamaya gidişi, kurulan bağlantıları hep birlikte takip ettik.

 

Bir iletişimci olarak, toplumun aldığı yarayı duygusal açıdan çöküşü de değerlendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu tarz olaylar, yaşayışlar maalesef ki hepimizi üzüyor. Olayın toplum içinde gerçekleşmesinin ardından yayılan görüntüler, videolar da halkın duygularını kin ve nefrete dönüştürmeye yönelikti.

 

Olay tazeliğini korurken, toplumsal bir yaramız olduğu için detayıyla ele almak istiyorum. Bu tarz durumlar da oluşabilecek bilgi dağılımı bir kenara, provokatif hareketliliği yönetmekte çoğu zaman profesyonellik gerektirir. Hal böyle olunca sosyal alanlarda kısa sureli de olsa yayılan ve yayımlama yasağıyla kaldırılan fotoğraf ve videolar da olmuştur. Olayın vahametini gözler önüne seren karelerle birlikte, halk nezdinde anında öfkeye dönüşmüştür.

 

Sürecin hızla işliyor oluşundan yola çıkarak, zamanında verilmiş kararlar dizisiyle bizler bugünlere kadar geldik. Kısa sürede yakalanan örgüt üyeleri ve onların bağlantılarının tutuklanmasıyla birlikte süreç sonlandı. Ardı sıra devlet büyüklerinin konuya yaklaşımlarını hep birlikte izleyip, kendi süzgecimizden süzerek değerlendirdik.

 

Ön görülemez olmayan bu ve benzer olayların bir kez daha yaşanmaması adına devletin yaptırımlarını, peşi sıra önleyici tedbirlerini yine birlikte takıp edip görecek, gerekirse katkı sunacağız. Deprem konusuna da değinecek olursam, deprem kuşağı üzerinde bulunmamıza rağmen ikinci derece deprem bölgesi konumundayız.

 

Risk tabiki her zaman yüksek, bu kuşak üzerinde gerçekleşecek büyük bir deprem zaten beklenmekte, bu öngörüyle hareket etmemiz lazım. Aksi halde 1999 depremini yaşamış bir çocuk olarak tek duygum ve hissettiğim, ne olup bittiğini bilmediğim, anlayamadığımdı. Şu dönemde yapılması gereken, binaların fiziki yapılarının denetlenmesinin yanı sıra, deprem anında neler yapılması gerektiğine dair bilgilerin, sadece okul öğrencilerine değil gerekirse, yaşlı genç çocuk ayrımı olmaksızın vatandaşın kapısını rahatça çalabilen, TV’de anlatımlarla ve videolarla desteklenmesidir.

 

Bu bilinçle yaşamayı öğrenmek zorunda olduğumuzu ne yazık ki tecrübe ettik.

Hepimize şimdiden emniyetli, sağlıklı günler dilerim.