Güçlü olmak denilince akla; kullanmak, hükmetmek,
emretmek, yaptırtmak, sindirmek, boyun eğdirmek gelir...
Oysa gerçek güç var etmektir. Ve var
etmek şefkatle, incelikle, özenle, gönül dolusu verme kapasitesi ile
mümkündür.
Güçlü olan yegane var edene aracı
olandır. Ben yaptım ben yıktım, ben doldurdum ben döktüm ben kırdım diye anca
zalim olunur, anca kaybeden olunur...
İnsan hükmedebildiği sürece bunu
anlamaz...
Kendine ve başkasına zulmedenin sınavı
hep iyilikle ve iyilerle gelir. O sınavda zulmüne devam edenin de sırtı hiç
fark etmeden yere gelir. O yüzden baş edilemeyen insanlar için eskiler Allah
zulmünü arttırsın! ....derler. Zulmü gördüğünüz zaman boynunuz
bükülmesin.
Siz birine sınav olduysanız, bilin
ki sizin sınavınız da kendi özünüzün değerini bilmek ve kendini kaybetmeden
dirayetle yola devam etmektir. İnsan insana eksiğini gösterir ama dengin
olmayanla eksiklik tamamlanmaz sadece büyür.
Allah; insana iki ayağını üzerine sağlam
basması için, bir başı da omuzlarının üzerinde dik tutması için vermiştir. Sadece
yok etmeyi bilenlerin sizi var etmesini beklemeyin. Sizi var edenin yüzü suyu
hürmetine, güzelliğinizi, insanlığınızı onurlandırarak yaşamaya devam edin.
Yol budur...
Bunlara mukabil; kurban demek paylaşmak
demek. Kurban demek dinine, devletine, milletine adanmış olmak demektir. Bir
taraftan Allah'a yakınlaşmayı, bir taraftan da toplumumuzda kardeşlik,
dayanışma, yardımlaşma bilincinin gelişmesine vesile olmaktadır.
Biz Türk milleti olarak birlikte çok güçlüyüz.
Paylaşma kültürümüzün en yoğun şekilde yaşandığı, gelenek ve göreneklerimizin
kuşaktan kuşağa aktarılmasına vesile olan bu özel günlere bir kez daha ermiş
olmanın mutluluğun da, yardımlaşma /dayanışma duygularını hayatımızın her
gününe taşımak dileğiyle, kurban bayramınızı en kalbi duygularımla kutlarım.
Selam ve dua ile efendim.