Projesi olmayan, kişi odaklı
siyasetin ne siyasetçiye nede vatandaşlara faydası olması mümkün değildir.
Günümüz dünyasında maalesef ki,
siyasi yelpazeye geniş pencereden baktığımızda, siyasi partilerin yönetim
kadrolarının oluşturulması ve sonrasında belirlenecek lider çalışmalarının,
maalesef ki halka yansıyan bölümü hiçte güven verici görülmemekte.
Genel merkezler boyutundan konuyu il
ve ilçeler boyutuna getirildiğinde ise istisnanın dışındaki birçok siyasetçi,
partilerinin sunduğu parti politikalarını hayata geçiriyormuş gibi
görülmelerine rağmen, tamamen parti programlarının dışında oluşturdukları
bireysel parti programlarını kurdukları çalışma arkadaşlarıyla, partilerinin
genel parti politikalarına endeksleme uğraşı vererek hizmet üretmeye
çalışmakta.
Hal böyle olduğunda ise özellikle
ilçe yöneticilerinin, çalışmalarındaki başarı veya başarısızlığa bakılmaksızın,
ortaya koydukları hizmeti parti politikaları doğrultusunda mı gerçekleştiriyorlar,
yoksa çalışmalarını kendi siyasi geleceklerini düşünerek oluşturulan kişi odaklı
mı gerçekleştiriyorlar, değerlendirilmeler tamamen bu pencereden bakılarak
yapılmakta. Birde buna genel merkezlerdeki çalkantılı gözlemlerle bakıldığında,
aşağıda yani ilçelerde kıyamet kopartılarak görevden almalar başlamakta.
Bu süreç ilçelerde küskün gruplar
oluşturmakta ve bu karşıt gruplar adeta ilçe merkezleri ile olan bağlarını
dondurmaktalar.
Bu tür değişim ve küskünler
partilerin genel merkezi ve ilçe merkezlerinden başlanarak süreklilik
gösteriyorsa, o partinin parti programlarına su katılmış demektir. Siyasi
tarihimiz, anlatmaya çalıştığım handikapları yaşayarak tarihin derin
sayfalarına yolculuk etmişlerdir.
Yani o zaman, anlatmaya çalıştığım su
katılmışlığın nem göstergeleri başladığında önlem alınmazsa, durum kötünün ötesinde
kötü. O vakit, kişi odaklı değil, parti politikaları ve ilkeleri doğrultusunda
siyaset ifa edilmelidir.
Deli miyim ne, banane ya!