Safi acı nedir?
İşte tam da Şehit haberlerini aldığımızdan beri, yüreğimize
oturan acıdır. 12 saatte 12 Şehit, 12 yuva ve tarifsiz acı....
Bu ülkede, dolandırıcılar, hırsızlar bile daha fazla manşet
olurken, Şehit haberlerinin alt yazı olarak kalmasını kınıyorum. Sektörel bazı
kanallar, maalesef ki, kalplerimize ateş düştüğünde dolandırıcıların
cezaevindeki istek haberini veriyordu.
90'lı yıllarda terörle mücadelemiz devam ederken, hepimiz
hatırlarız ki Şehit haberlerinin ardı arkası kesilmezdi. Çocuk aklımla, o
günlerdeki gazete manşetlerini de hatırlıyorum.
O zamanlar medya daha haber verir düzeydeydi. En azından olan bitenden
haberdar olduğumuz zamanlardı. Bugünlerde ise tek sığınakları halkı kin ve
öfkeye sevk etmemek adına haberleri manipüle etmek oluyor.
Peki, halk bunu mu istiyor? Vatandaş güvendiği kanaldan
haberini alamayacaksa, nerede kaldı medyanın var olma sebebi? Bu konu da çok
yaralı ve sinirliyim. Düşünsenize, Vatanı için, Bayrağı için, yani sizin için
cansiperane savaşan bu insanlar, medya âleminde asla gerektiği değeri
göremiyor. Çünkü onlardan daha fazla reyting alan dolandırıcı haberleri var.
Bu cümlelerimi çarpıtanlar elbette olacaktır, şimdiden
önlerini kesmek adına, tek isteğimizin haber alma özgürlüğümüzün kısıtlanmaması
olduğunu da altını çizerek bildirmek isterim.
Ellerini vicdanlarına koysunlar ve birilerini kayırmaktan vazgeçsinler.
Yanlış dış politika mı? Halkın bunları bilmeye de eleştirmeye de hakkı var.
Sosyal Medya bu anlamda gerçekten denetimin olmadığı, haberlerin
de şeffaflıkla aktığı, tabi çoğu zaman manipületif hareketliliğinde olduğu ucuz
bucaksız bir mecra.
Bu olumsuzluklara rağmen, Vatandaş habere ulaşmak adına bu
mecraları kullanıyor. Deprem süresince de böyle olmuştu, şimdide böyle oluyor.
Bu konu, Şehit haberlerine yeteri kadar yer verilmemesiyle
birlikte bardağımı taşırmış, vicdanımla beni bu yazıyı kaleme almaya itmiştir. Bu
vesileyle, Şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli Ailelerine ve Milletimize
sabırlar diliyorum.
Saygılarımla…