Hepimiz hayatımızda dönüm noktaları yaşarız. Öyle ki, geriye dönüp
baktığımızda hayatımızın müspet ya da menfi olarak değiştiğine şahit oluruz.
Bu değişimler, kimimizi büyütüp olgunlaştırırken, kimimizi de geçmişin
derinliklerine hapseder.
İçinde bulunduğumuz zaman dilimi, bizlere büyük acılar gösterdi. Genel
anlamda kuşak ayrımı yapmayı sevmesem de maalesef günlük hayatımızın içinde
bile, bu ayrışmayı hisseder olduk. Yeni nesil ne yazık ki, etrafında olan
bitene fena halde kayıtsız kalıyor.
Sosyal medyayı hepimizden çok daha iyi kullanan şimdinin gençleri,
maalesef yine aynı kaynaklardan yayılan çığlığa, sessiz kalabiliyor.
Hemen yanı başımızda devam eden savaşın içinde, açlıkla mücadele eden
çocuklara, insanlara duyarsız kalabiliyor. Olan biten sorulduğu zaman, hiç bir
fikri olmadığını söyleyebiliyor. İster istemez kıyaslıyor insan, bizim
zamanımızda bir şeyi bilmiyorum demek bile ayıptı. Bilmiyorsak ne mi yapardık,
öncelikle bilmemiz gereken bir şeyi bilmiyorsak, mahcup olurduk ve hemen konuyu dibine kadar
araştırıp, öğrenip, takdir kazanmanın, hatamızı telafi etmenin peşine düşerdik.
Şimdiki gençlik, bilmiyorum deyip kenara geçiyor. Bilmiyor olabilirsin
elbette ama araştırıp, öğrenmekte de pek gözleri olmuyor.
Ne derdi atalarımız, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp... İşte
yazım boyunca tam da bu noktaya dikkat çekmek istemiştim.
Nasıl yani, demek istiyor insan?
Bilmediğin, görmediğin nedir? Etrafındaki zulüme nasıl susar, sessiz
kalırsın? Hatta bu konuda nasıl fikir sahibi olmazsın? Gerçekten utanç
verici...
Hepsi çok zeki çocuklar, bizim çabalayarak kazandığımız her şey,
şimdilerde onların önüne kayıtsız şartsız serilebiliyor. Bu kadar olanağa
rağmen, bu kadar duyarsız olmalarını inanın sindirmekte zorlanıyorum.
Sürekli eleştiriyorum, sadece bunu bile aşılayabilsem, yola çıktık
demektir. Şunu da unutmamak gerekir ki, bugün eleştirdiğimiz, saygı da sevgi de
eksik gördüğümüz bu gençlerin anne babaları bizleriz, demek ki takkeyi masaya
koyup bir düşünmek te gerekli, sadece eleştirerek iyi sonuçlar almamız mümkün
değil.
Tenzih edebileceğim bir elin parmağını geçmeyen ve çölde bir vaha
kadar kıymetli olan gençlere de rastlamıyor değilim fakat azınlıkta kaldıkları
için, bu yakarışımı bir de köşemden yapmak istedim.
Babamın ve annemin sağlık sorunlarıyla uğraştığı bu dönemde, bir kez
daha sağlıklı olmanın kıymetini daha iyi anlayarak, hepinize sağlıklı yarınlar
diliyorum.
Saygılarımla…