Tüm bileşenleriyle birlikte, Beykozluluk ruhunun işleneceğine inanmak
istediğim bir çalışma dönemi olması temennilerimle, Alaattin Köseler’in
Belediye Başkanlığındaki, yeni Beykoz Yerel Yönetimim Kadromuza başarılar
diliyorum.
Yerel yönetime talip olup da kazananlar, eğer iktidar yanlısı bir
yönetim modeli oluşturmuyorlarsa, yerel yönetimlerde söz sahibi oldukları İl,
İlçe, Belde ve hatta Köylerinde bile hizmet almaları yıllanmış süreçte de
olduğu gibi ya ahbap çavuş ilişkisi ile olmakta, ya da olmamakta.
Yani olan vatandaşa oluyor, oy alma adına çalışmalar yapıp ta, aldığı
oylar sayesinde, bir makama kavuşanlar koltuklarına oturduklarında, oy
aldıklarından da ve oy almadıklarından da sorumlu bir yönetim modeli
sergilemeyip, sadece oy aldığı kesimi kayıran yönetim biçimi sergiliyorsa,
ortada çok ciddi bir sıkıntı oluşmaktadır.
Aslında bir şekilde vatandaşların oylarına talip olanlar, bu oy
almanın demokratik bir süreç olduğunu, oy verme işlemi bittiğinde, yeniden
yaşanacak bir seçim sürecine kadar izlenecek etik olan yönetim biçimlerini,
vatandaşlara aktarmak zorundalar.
Vatandaş; ben oy verdim, benim desteklediğim kazandı ama benim
desteklediğim yönetim, kendisine oy vermeyen kesimi de unutmadan ve ihmal
etmeden hizmet verecektir, inancında olabilmeli.
Veya ben demokratik hakkımı kullandım oyumu vermedim, lakin seçilen
kişilerde benim yöneticilerim ve kendilerine oy vermeyenleri de unutmadan ve
ihmal etmeden hizmet verecekleri, inancında olabilmeliler.
Oy veren, veya vermeyen vatandaşlarımız, bu duyguları taşıyabiliyor mu
kocaman bir HAYIR.
Halk arasında, hükümet yanlısı olmayan kesime, hizmet gitmez
mantalitesi yıllardır doğruluk payı güçlü olarak, halk arasında örnekleriyle
yaşamakta. Ha bu denklemi tarihsel süreçte bozan yöneticiler yok mu, nasıl
olduğu bilinmese de Aslanlar gibi var.
Yani halk arasında, iktidar yanlısı olmayan kesim etiketine bürünmüş
İl, İlçe, Belde ve Köy Yönetimleri, iktidar temsilcisi yerel yönetimlerden daha
fazla hizmet aldıkları da geçmişte örnekleriyle var.
Buraya kadar aslında genel bir analiz yapmaya çalıştım. Aslında bize
konunun, Beykoz’umuzu ilgilendiren boyutu çok önemli.
Görüldüğü kadarıyla, ilçemizde Büyükşehir anlamında şanslı bir yerel
yönetim biçimi oluşurken, hükümet anlamında yine muhalefet partisinin yerel
yöneticileri olarak algılanıp, yukarıdaki saydığımız olumlu ve olumsuzlukları
yaşayıp yaşamayacağımızı, hep birlikte merak etmekteyiz.
Oysaki ilçemizdeki tüm siyasi partilerimizin yönetim kadrosu örnek bir
davranış ve gerçek bir Beykozluluk ruhuyla hareket edip, Beykoz Birlikteliği oluştursalar,
Beykoz’da, kronik olmuş sorunlar başta olmak üzere, tüm sorunlar öncelik
sıralamasına göre çözüme kavuşturulur.
İmar, mülkiyet, işsizlik, trafik, eğitim, kültür sanat ve daha birçok
ilçe sorunu ortak akılla ele alınabilir.
Ve hele hele maddeler içerisinde yazmadığım bir Sağlık sorunumuz var ki,
tam bir keşmekeş durumda. Mevcut sağlık yöneticilerinin ve çalışanlarının tüm
iyi niyetlerine rağmen, sistem adeta onların ellerini kollarını bağlamış
durumda.
Her şeye rağmen, mükemmel bir hastanemiz varken ne randevu
alınabiliyor ne de uzman doktor kadrosu yeterli, işte tamda burada iktidar ve
muhalefet siyasetçileri BEYKOZLULUK ruhunun onlarda oluşturacağı %30’luk bir
ortak birliktelik ile hastanemizin randevu sistemi ve eksik olan Uzman Doktor
Kadroları ivedilik ile tamamlanır.
Ve daha da ötesi tüm alt yapısı hazırlanmış olmasına rağmen, yazımda
ana hatlarıyla anlatmaya çalıştığım sebeplerden dolayı uygulama aşamasına
geçilemeyen yeni hastanemizin de temelleri atılabilir.
Beykozluluk ruhunun işleyeceği bir yerel yönetim dönemimizin ilçemize
hayırlı olmasını dilerim.