Toplumun kanat önderleri tarafından büyük fedakârlıklar
ve emekler ile kurulan, tüzükleri doğrultusunda, Halkımıza hizmet götürmeye
çalışan çok başarılı Sivil Toplum Kuruluşlarımızın yanı sıra, çalışma
rotasından çıkma meyilli olan bazı Sivil Toplum Kuruluşlarımızın da bulunduğu
bir gerçek.
Aslında bu tür kuruluşları, etik kurallar
dahilinde isimlendirebilirim de, burada da hep övündüğüm ve ömrümün sonuna
kadar da övüneceğim Beykozluluk anlayışım ağır bastığı için mesleki
birikimimden taviz vererek “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” mantalitesinden
yola çıkarak yazımı kaleme aldım.
Aşağıda kaleme aldığım yazı konularını geçmişte “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” hicviyle muhataplarına da yansıtmaya çalışsam da, gelinen nokta da bu tür bir köşe yazısı paylaşımı durumum hâsıl oldu. Tabi ki de bu yazı konusuna uymayan, kurallar dâhilinde çok güzel işler yapan Sivil Toplum Kuruluşlarına da çok büyük saygı duyarak önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Konunun asıl olan bölümünde ise, yine kimseden aşağı kalmayacak kadar ruhumda olan Beykozluluk anlayışımla, konu eski tas eski hamam anlayışıyla sürdürülmeye devam ederse, başka kuruluşlarında aynı yola girmemesi için konuyu daha net ifadeler ile dile getirmek zorunda olacağımın da bilinmesini isterim.
İşte Bu Sebepten Dolayı “SÖYLEMEZSEM OLMAZ”
Toplumun her kesimine eşit ve adil mesafede olması gereken, istisnanın dışındaki bazı Sivil Toplum Kuruluşları, olması gereken davranış biçiminden uzak, genellikle kuruluşlarına olan katkıları tartışılan, sanki ön kurgulamayla toplumun özel seçilmiş bireylerinden oluşan, magazin boyutu çok fazla bir topluluk imajı oluşturma gayreti içerisindeler.
Vurgulamaya çalıştığım sivil toplum kuruluşları, geçmişte oldukça başarılı çalışmalarını, daha da ileri seviyeye taşımaları kendilerinden beklenirken, ısrarla magazinleşme adına büyük çaba sarf etmekteler.
Bu beyhude magazin uğraşının boyutu arttıkça, kuruluşlarının tüzel kişiliği gereği, vermeleri gereken hizmetlerinden de o kadar uzaklaşmış olmaktalar.
Ayrıca ilçemizde, başarıları hep üst düzeyde olmuş Sivil Toplum Kuruluşlarını yakın markajda takip eden, toplum içerisinde varlığı ve yokluğu belli olmayan, silik kariyerli bazı aklı evvel bireyler, hiç katkıları olmadığı bu tür Sivil Toplum Kuruluşlarının yörüngesine girip, onları kimlik erozyonuna uğrattıklarını hiç sorun etmeden, kendi PR’larının peşinde olma adına, tüm engelleri atletizm sporcusundan daha hızlı geçmekteler.
Geçmişte çok güzel hizmetler yaparak, gönüllere girmiş olan belirtmeye çalıştığım açıklamaya uyan, istisna dışındaki Sivil Toplum Kuruluşları, özel seçme bireylerin, adeta konu mankeni edildiği magazinsel görüntülerden uzaklaşıp, şirket odaklı değil de, tüzüklerinin kendilerine tanıdığı hizmet odaklı çalışmalarına dönerlerse, toplum vicdanındaki irtifa kaybetmeye başlayan görüntülerinden kurtulup, eskisi gibi örneklerle dolu birçok yeni hizmetlere aracılık etmiş olurlar.