Siyaset sahnesinde akıl almaz hareketliliğin yaşandığı şu günlerde, kısa süre önce ileri de kitaplara geçecek kadar önemli bir dönüm noktası yaşandık.
Bir
süredir, Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili kamuoyunda yer alan söylevler, hepimizi
hem sinirlendirmiş hem de durup etrafımıza “neler oluyor” dememizi
gerektirmişti.
Daha bu
hareketliliğin üzerinden zaman geçmeden şimdi de terör örgütü liderinin TBMM’de
konuşma yapması fikri ortalığı karıştırmış durumda. Milliyetçi Hareket Partisi
Lideri, miting alanlarında öcalan’nın idamı için urgan atmaktan, çizgisini bu
denli nasıl yumuşattı merak konusu olurken, konuşmanın satır araları da
Gazeteci olarak bana ilginç geldi.
“Tek
başına silahlı mücadele hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi,
terörün silahsız çözümü de asla yoktur” diyen Devlet Bahçeli, mücadelenin
süreceğine vurgu yaparken, bir yandan da öcalan’ı kullanarak, terörün
sosyolojik kaynaklarını ortadan kaldırmak istediğini söylüyor.
Peki sizin
fikriniz çerçevesinde adım adım gitmek çok daha mantıklı olmaz mıydı? Demirtaş
cezaevindeyken, öcalan’nın çıkarılıp, bir de üstüne Gazi ünvanlı Meclisimizde
sadece sosyolojik nedenlerle ve bağlılığı azaltmak için konuşma yapması fikri
nasıl hasıl oldu. Öncesinde yakın olduğunuz Siyasi Liderlerle bu konu konuşuldu
mu? Yoksa durum sadece kişisel yorumdan mı ibaret. Çünkü konuşmayı detaylı
izlerseniz, Bahçeli’yi dinleyen MHP Grubu’da duyduklarına şaşırarak tepki
veriyor, eminim ilk an da kulaklarına bile inanamadılar.
Öte
yandan kendini sosyal kültürel zenginliklerimize, festivallerimize adayan Ana Muhalefet
Lideri’de “80 milyonun barışı için her masada olacağız “diyor. Bu masa hangi
masa? Şehitlerimizin kanının bulaştığı, sivil ya da Devlet görevlisi, Öğretmen
ya da Korucu fark etmeksizin kaçırılıp, öldürülen Vatandaşlarımızın olduğu masa
mı? Bu söylevlerim sebebiyle, sanırım barış karşıtı da oluyorum. Aksine sadece siz
Liderlerimize ve Vatandaşlarımıza yakın tarihte yaşadığımız birkaç korkunç
olaydan örnekler verdim.
Fark
ettiniz mi, Siyaseten yapılan hamleleri anlamamız gün geçtikçe zorlaşıyor. Bu
zorluğun nedenini siyaset sahnesindeki liderlerin yaşlarına vermek istiyorum.
Lakin yakın tarihimize bakıldığında kimsenin siyasi arenadan kenara çekilerek,
emeklilik hayatı yaşamadığını görürsünüz. Bu kötü bir şey değil elbette ama
gençlerin de önünü açmak adına biraz daha düşünceli hareket edilmesi
gerektiğine inanıyorum.
Yazımın
başından beri detaylandırdığım bu hamlenin siyasi bir gaf olduğuna inanıyorum. Bu
konjonktürde umarım atılan yanlış adımlarla sınanmayız. Tekrar Şehitlerimize
rahmet diliyor, acısı hiç dinmeyen kederli ailelerine de, acılarını her daim paylaştığımı
bildiriyorum.
SAYGILAR…