Gündem o kadar yoğun,karmaşık ve yorucu’ki,hangisine el atsam,neresinden tutsam elimde kalıyor.Mecliste son yaşanan’’Pergamber’’söylemli tahrik ve kargaşaya çanak tutan üslup !dan yola çıksam bende Meclisteki vekillere benzerim endişesi taşıyorum.
Milletin gözü önünde birbirine giren bu Vekiller! Oturum sonu farklı tünellerden mi çıkış yapıyorlar acaba. Yoksa uluorta bunu yapanlar sonrasında ilk karşılaştıklarında nasıl bir yüz ifadesine bürünüyorlar merak konusu doğrusu. Ya da kapılar ardında başka bir kılığa mı giriyorlar.
Ama garip olan, Başörtüsü ve din üzerinden prim arayan bir partinin, zamanında bakanlık yapmış vekilin söylemleri kendi doğruları ile çelişti.
Sayın Başbakan keşke hiç polemiğe girmeyip, Ey Milletim bunların samimiyetlerini bu sözlerden sonra ölçün, değerlendirin dese daha ağır bir cevap olurdu.
Takıldık bir kılık kıyafete, saça, sakala. Yazık ediyoruz zamana, Bırakın herkes kendine yakışanı giysin, taksın, takıştırsın. Oysa burada yaygarayı Sayın Başbakanımız ve eşi basması gerekirken, muhalefet olayı mecliste pişirdi.
Ama söz konusu Emine Hanım olunca Başbakanımız da kendine hakim olamadı herhalde.
Haaa..Eleştirilerin diğer bölümleri haksızmıdır ? Derseniz, tabiî ki değil derim. Şunuda biliyoruz ki, Merhum Turgut Özal’dan sonra konsensüs sözcüğünü unuttuk.
Gelen vekiller belden aşağı olmak üzere, ne yapılırsa eleştirdiler. Hiçbirisi Bu ülkeyi ve İnsanlarını düşünmüyor.
Özellikle Baykal’ın olduğu yerde birliktelikten bahsetmek hiç mümkün olmadı bugüne kadar. Olacağınıda sanmıyorum.
Çok güzel konuşuyor, anlatıyor, ama sonuç sıfıra sıfır, elde sıfır.
ORTADA KOCAMAN BİR GERÇEK VAR ‘Kİ !
Bu ülkede Kanun var ama Adalet yok.
Neden mi?
Bir yaşanmış olayla bunu anlatayım, sizlere, sizlerde fikirlerinizi paylaşın benimle.
Ticaret yapan bir arkadaş, eskiyen nakliye aracını yenilemek için, eskisini peşinat olarak aracı alacağı firmaya veriyor. Geri kalanı ise Banka kredisi kullanıyor. Bu arada yıl 2003
Kredi araç firmasına veriliyor, Tüccar aracı alıyor ve kullanmaya başlıyor. Aradan üç-beş ay geçiyor sabah işe geldiklerinde araba park edilen yerinde yok.Ruhsat ve anahtar şoför de .ama araç yok.
Hemen karakola bildiriliyor.Ardından Sigortaya müracaat edecek ken,bakıyorlarki,Banka krediyi ödemiş ama asli görevlerinden biri olan Daimimürtein olarak,Kasko yapmayı atlamış.
Başlıyor kargaşa,Kargaşaya gerek yok oysa ama Türkiye burası.Banka müdürü başka,Hukukçusu başka söylüyor derken,olay mahkemeye intikal ediyor.
Sebep, Kaskoyu alıcı neden yapmamış.
Oysa biliniyor ki Krediyi veren Banka ilk taksidi, alıcının onayı olmasa da vereceği paradan keserek önce kendi parasını garanti altına alması gerekiyor. Yani ilk kaskoyu kendisi yapmak zorunda. Ama olacak ya,
Memur işlemi atlıyor, Şef takip etmiyor, Müdür elemanlarına güveniyor, derken olan Alıcıya oluyor. Can damarı, gün içinde İstanbul sokaklarında müşterilere malzeme sevkıyatı yapan araç elinden gidiyor. Bu arada taksitlerini ödemeye devam ediyor. Karakola bulundu mu diye sormaya kalkıyor ama aldığı cevap olumsuz…
Nafile… Araç yok. Para gitti… Kredi ödeniyor… Ve Nakliye arabalarına da misli misli paralar ödeniyor.
Dava sürüyor. Banka kendisi ile davalı olan alıcının kredi dosyasını kapatıyor, Araç kredisini kapatması için ihtar veriyor.
Esnaf iyi niyetli, evini ipotek ederek davayı hızlandırmak(Hukukçunun deyimi ile)için araç kredisini kapatıyor.
Her şey alıcının lehine dava sürüyor sürüyor.Alıcı kazanıyor,bir açık bularak temyize gidiyor.Bir temyiz,iki,üç..
Yıl 2010 Bu dava hala devam ediyor.
İşveren mağdur. Hukuk çaresiz!
Sizce çaresiz hukuk, adalet dağıtabilirmi? Böylesine şeffaf bir dosya yedi yıl sürermi.
Kaybeden kim? Kaznan kim?
Kendisini dinlediğim işveren hala sabırlı. Adaletin tecelli etmesini bekliyor.
Haaa bu arada araç yer yarılmış ,yerin dibine girmiş..Hala yeryüzünde değil.
Organize işler gibi….
Evet, bu gibi haller için kanun var, mahkeme var, ama Adalet yok. Adalet nerede derseniz, o Sizin benim gibi insan olup ta Bu işin tahsilini yapmış. İnsan. İnsanoğlu Adalet dağıtmak için geldiği yerde, hep güçlüden yana oldu.
Bu konunun mutlaka uzmanları vardır mutlaka. Bundan gerisini onlarda değerlendirsinler isterim.
İşte Meclisteki Kavgalar basit gibi görünen bu ayrıntıları ayıklayarak vakit harcasa, inanın bizi Avrupa insan haklarının uyarmasına gerek kalmadan, gerçek Demokrasiyi kendimiz yaşamaya devam ederiz.
Hep söylüyorum, Allahın verdiği nimetlerde faydalanmamak için olağanüstü çaba sarf ediyoruz.
Geç olmadan uyanma dileklerimle…
Esen kalın, sevgi ve sağlıkla yaşayın.
Tekin toklucu
Tekint55@hotmail.com