2017 yılını uğurlamaya hazırlanırken, hiçte iyi bir sene geçirmediğimizi fark ettim. Öte yandan, son aylarda alıp başını giden agresif hallerimiz de "neden bu kadar tahammülsüz bir toplum olduk" sorusunu sormama sebep oldu.
İşin şiddet boyutu en vahim olanı, oraya
değineceğim fakat daha küçük ölçekten bakacak olursak, Trafikte sürekli
birbirine bağıran insanlar, sokakta kavga edenler, evde eşine, çocuğuna sürekli
bağıranlar durmayıp dövenler, işyerinde sürekli elemanlarını azarlayanlar,
okulda bile öğrencilerine bağıran Öğretmenler, birbirini yiyen öğrenciler...
Bu liste uzadıkça uzar, hatta eminim okurken bir iki ekleme
de siz yapmışsınızdır. Biz nasıl bu hale
geldik ve yeni nesil bu stresli ortamda nasıl büyüyüp gelişiyor, yanlış olanı
nasıl normal bir şey gibi özümsüyor bir düşünsenize.
Temiz örnekler vermek istiyorum, yeni konuşmayı
öğrenen ya da öğrenmiş çocuklarımız, anne baba nasıl konuşuyorsa aynısını hemen
kapar, bu gidişat yasam içinde geçerli. Çocuk ayakları yere basan bir genç
olduğunda edindiği bilinçaltı ona ya sorumluluk ve etik arasında bir yer
verecek ya da sürekli serzenişte ve bunalımda olmasını sağlayacak.
Haberlerde izlediklerimizi hatırlayalım mı?
Çay demlemeyi unuttuğu için kaynar sularla haşlanan, o
haliyle dayak yiyen hatta ölüme terk edilen kadını?
Küçük hasarlı bir kazada, olay yerindeki
herkesin birbirine girmesi, kavga etmesi? Gazilerimiz ve ailelerine trafikte
yaşatılan korkunç sahneler hala gözümüzün önünde öyle değil mi?
Öz çocuğunu hastanelik edene kadar döven sözüm
ona anne vasıflı kadını? Daha kötüsü de var sevgilisiyle bir olup 5aylık
bebeğini katleden ruh hastasını…
Okurken bile içiniz karardı değil mi? bunlar
sadece şuan aklıma gelenler, inanın hatırlamak, hatırlatmak dahi istemiyorum.
Nasıl bu hale geldiğimiz konusunda çevresel faktörlere
sığınan herkese biraz maneviyata dönmelerini tavsiye ediyorum.
Maneviyatı güçlendirmenin, en büyük ilaç olduğuna,
ruhumuzu kin ve öfkeden temizlediğine inanıyorum. İnancım gereği; dünyanın
boş bir heves olduğu, bilincini sürekli zihnimde yineliyorum. Duaların verdiği
iç huzura daima inanıyorum. Biraz okuduğunuzda vicdanlarını kaybeden, kalpleri
kararan insanların da kendini bulacağına eminim.
Ülkemin, dünyanın insaniliğimizin gitti yerden endişeliyim
belki sadece anne tedirginliği bu ama baksanıza olup bitenlere, daha duyarlı nasıl
olabiliriz-i düşünmeye çalışıyorum kendimce.
Gelecek günlerin;
Karanlıktan aydınlığa kavuşmasını, demokratik, özgürlükçü,
eşitliğe dayalı, kavgasız, savaşsız, birlik beraberlik içinde barışla ve
sağlıkla yaşanmasını temenni ediyorum. Umarım, Yeni yıl geçen yıldan çok daha
iyi olur.
Mutlu Yıllar…
Neyir Erkan Şişman