Yaşadığımız
pandemi tedbirleri kapsamında, başlangıç noktasından günümüze kadar ki süreçte
maalesef tedbirlere uymama anlamında kabahatin en büyüğü bizlerde.
Kural
koyucuların ortaya koyduğu kurallar tartışılır veya tartışılmaz hiç oralara
gelmeden biz acaba birey olarak almamız gereken tedbirlerin ne kadarını
alıyoruz. Ve bu doğrultuda kendi sağlığımızı, aile bireylerimizin sağlığını ve
toplum sağlığını ne kadar düşünüyoruz. Acaba hiç muhasebe yapıyor muyuz?
Birçoğumuz yapıyoruz
ama içinden çıkamıyoruz denilebilir. Yaşam şartlarının zorluğundan haklılık
payları kuşkusuz vardır. Lakin inanın bizden istenen çok çok büyük şeyler
değil.
Bizden ne
isteniyor, maske-mesafe-temizlik. Konuyu biraz açtığımızda, kalabalık yerlere
girmeyelim, misafirliğe gitmeyelim, misafir kabul etmeyelim ve selamlaşmalarda
öpüşme ve temas olmasın mesafe korunsun. Fakat acaba kaç tanesini yapıyoruz
maalesef ve maalesef ki %30 dahi yapmıyoruz. Veya yaşamsal sıkıntısı olup ta
önceliği bu kuralların önünde(ucu açık söylev) olanlar hiç yapmıyorlar.
Elimizde
olmayan birçok etkenin çoğalmasıyla tahmini %40 dahi uygulayamadığımız bu acil
kuralların faturası bakın bize nasıl olmakta.
Bir yakınımız
virüs kaptığında, beynimize ilk düşen olgu, acaba kurtulacak mı yoksa ölecek
mi. Kurtulanlara tabi ki çok seviniyoruz. Ya kaybettiklerimize…
Ölü sayısı
sanki günde iki uçak yolcu sayısı kadar olduğu için maalesef kazandığımız bağışıklık
sebebiyle üzülemiyoruz bile.
Tereddütlerimiz
olmuyor mu, kuşkusuz hatta hat safhada olmakta. Öncelikle hastalanan
yakınlarımızı ziyaret edemiyoruz, kaybettiklerimizin birinci derecede yakını
değilsek cenazesine gidemiyoruz. Birinci derece yakını bile olsak, kabir
yolculuğu öncesi temizlenip paklandıktan sonra son kez yüzünü göremiyoruz. Dini
vecibelerimizi aile içerisinde birlikte yapamıyoruz ve aile büyüklerimizden İslami
bilgisi olanlardan yardım isteyip, onların okuduğu Kuran-ı Kerim ve duaları
ölmüşlerimize bağışlatabiliyoruz.
Yani dostlarım
saymaya devam edersek eğer inanın sayfalar dahi yetmez, son olarak kendimden
örnek verip yazımı bağlamak istiyorum. Ben şahsım olarak, önceden yaşamda ihmal
ettiğim bazı alışkanlıklarımı bu sıkıntılı süreç başladığından itibaren azami
hassasiyette uygulamaya çalışıyorum.
Örneğin, soğuk
su içme konusuna, soğuk havada havaya uygun giyinme konusunda, rüzgâr alan
yerde durma konusunda ve yaz aylarının içecek ve yiyeceklerine dikkat etmezdim.
Bunun karşılığında sistematik olarak, boğaz ve öksürük sıkıntısı yaşardım, tabi bu süreç beni her yıl ağır geçirdiğim
grip durumuna düşürürdü ve Aile Hekimimizin yolunu tutardım.
Pandemi
sürecinin bir yılını geride bıraktık, almış olduğumuz aile içi önlemler
sonrasında daha şu ana kadar öksürdüğümü duymadım. Öksürük olmayınca da,
öksürük sonrası yatağa düşüren gribal sıkıntıyı yaşamadım.
Ve diyorum ki,
keşke bu önlemleri pandemi sürecinin mecbur etmesiyle değil de, normal
zamanlarda da alsaydım da, yaşam kalitem artsaydı.
Ne diyeyim,
Allah ve can korkusu olmayanlar devam etsinler vurdumduymazlığa, eğer kendimizin,
aile bireylerimizin, akrabalarımızın ve dostlarımızın yaşamlarını önemsiyorsak
eğer çözümün %90’ı bizde oda MASKE-MESAFE-TEMİZLİK…