BEYKOZLA DERDİNİZ NEDİR?

26-02-2025 593 Yorum yok. Yorum Ekle

Beykoz…

Gündemi her daim aktif olan, İstanbul’un nadir ilçelerinden.

Her ne kadar kalabalık ilçe olsak da bir o kadar da kapalı kutuyuz. Maalesef ki, dedikodu kazanlarımız hep kaynıyor. Bu coğrafyada laf ebeliği yapmayı sevenler, her daim kendisine rol buluyor.

Gündemi kendi dünyalarında eğip bükerek, her mevsim “online” olan bu dalga, artık huzursuzluk yaratıyor. Beslendikleri kaynaklar sürekli değişiklik gösterirken, içten içe kaybeden hep Beykoz oluyor. Zaten ikinci perde başlarken, herkes amacın ileri gitmek değil, hatta yerinde saymak bile değil, hep geriye düşmek olduğunu anlıyor.

Makamlar, mevkiler, koltuktakiler her daim değişir. Hatta koltuktakiler öyle emindirler ki koltuğun sahibi olduklarından ama Millet der ki; süren doldu, şimdi koltuğu senden alıp diğerine veriyoruz. Karşılığında tek yapabileceğiniz, kutunuza eşyalarınızı koyup gitmek olur.

Demek istediğim, kişiler hep değişir ama yaşanan benzer sahneler ve Beykoz hep yerinde kalır. Hal böyle olunca, kalkınma adına hareket edileceği yerde, neden aşağı çekme politikası uygulanır hiç anlamam. Anlamam çünkü paydamız ortak, paydamız Beykoz; hepimiz taşlamak yerine, taşın altına elimizi koymayı göze almalıyız. Alamıyorsak, bu riski alanlara saygı duyup destek olmalıyız.

Oturduğu yerden kazanı kaynatan, kazanın kaynaması için altına odun atan, sonrada yarattığı dipsiz, anlamsız, kimsenin kazanmadığı ama her zaman Beykoz’un kaybettiği o sahneyi gülümseyerek izleyenler bu satırlarım size; fark edilmediğinizi sanmayın! Hamleleriniz öyle belirgin kötülük kokuyor ki, hangi ortama girseniz hemen fark edilirsiniz. 

Uzun lafın kısası, söz meclisin taa içinde olunca; aklıma Cahit Zarifoğlu’nun şu sözleri gelir. Usta der ki, bir duruşu olmalı insanın; bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı…

Sorarım size, sizin Beykoz’la derdiniz, davanız nedir?