Değerli okurlarım, hep söylemişimdir doğru söyleyeni dokuz köyden kovsalar bile, 10. köy aramak pahasına doğru söylemek gerekli diye.

Şimdi bazı gerçeklere hiç değinmeden bir konu seçip yazımı yazsam, siz demeyecekmişsiniz ki ey Ozan kardeş, bu üç aylık beklemek nenin nesi, amaç gazeteyi çıkartmak olsa 7 yıl aralıksız yayın yapan bir gazete silkelense, 3–5 sayı öz kaynakları ile çıkar. Siz neden çıkmadınız diye sormayacak mısınız, zaten evet dediğinizi duyuyorum ve tabiî ki biraz açıklamalar yapacağım. Yalnız açıklamalarım bazı okuyucularımız tarafından net algılanmayabilir, onlardan biraz daha dikkatli okumalarını istiyorum, çünkü yazı metnim “kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit” tarzında olacak.

Vallahi internet köşesinden zaman zaman dertleşiyoruz ama hem internet hem de gazete ile birlikte olunca inanın ayrı bir keyifli oluyormuş, bu keyfi 3 aydır yaşayamadığım için gerçekten çok üzgündüm.

Seçim sonrası yaşadığımız beklemediğimiz gelişmeler, yayın sürecimizin uzamasına sebep oldu. Her seçim sürecinde olduğu gibi son seçim döneminde de, yayın ilkemizi eksiksiz uygulamaya devam ettik.

Seçim sürecinde ve sonrasındaki geçen zaman içerisinde, bu yayın ilkemizden memnun olmayanların ciddi tepkilerini çektik. 7 yıldır sürdürdüğümüz yayın hayatımızda bu seçim dönemi gibi enteresan olumsuzluklar yaşadığımızı hatırlamıyorum.

Seçimin üzerinden uzun zaman geçtiği için pek seçim ekseni etrafında dolaşmak istemememe rağmen, bir iki konuyu yüzeyselde olsa geçmem gerektiğine inanıyorum.

İlçe Yerel Basınına adil ve adaletli davranması gereken kurumlar “ ey yayıncı kuruluş” sizin yayınlarınızla ilgili şu veya bu şikâyetimiz var demedikleri süre içerisinde, ilçe yerel yayınları arasında ayrımcılık yapmaya haklarının olmadıklarını düşünüyorum. Ama maalesef ilçe yerel basınını takip edenlerin anımsayacakları gibi, gazetemiz sırf bu kurumların şahsi ihtirasının kurbanı olarak, bizim dışımızda tüm gazetelere verilen ilan ve reklâm çalışmalarından mahrum bırakıp, dışlamıştır.

Biz her zaman haddimizi bilen ölçekte olduk, canımızı yakanlar, geçmişte ve günümüzde üst düzeyde sevdiğimiz ve saygıda kusur etmediğimiz büyüklerimiz olduğu için, onlardan aman dileyerek, bizi üzmüş olmalarından dolayı, almış oldukları keyiften onları mahrum etmek istemedik.

Görülen odur ki, sevip saydıklarımız aman dilediğimizde, bizi üzmeyi bırakacağa benziyorlar. Biliyorlar ki zaman içerisinde kendilerini sorgulama yapmaya zorlayan davranış biçimleri, bizi üzmemeye başladıklarında kendi iç dünyalarında yaşanan sürecin muhasebesini yapmak zorunda olacaklar. İşte her iki tarafında yaptığı muhasebeden sonra, yeniden eksiye dönüş olabiliyorsa her iki tarafta mutlu olacaktır. Eğer dönülmüyorsa, uzunca bir süre sahte gülüşler ve merhabalar yaşanmaya devam edecektir.

Şöyle geriye dönüp bir bakıyorum da, seçim öncesi ağzı çok laf yapanlardan, yaşadığımız süre ile ilgili, bizimle ciddi anlamda, laf olsun torba dolsun muhabbetinin dışında (birkaç istisna hariç) konuşmaya cesaret eden babayiğitte çıkmadı.

Sevgili okurlarım, çok sesli ve sessiz ekonomik müeyyideler uygulanmasına rağmen, her uygulanan müeyyidenin bir karşıt alıcısı mantığının hakim olduğu bir dünyada gazeteyi çıkartmak inanın hiç zor değil. Ne var ki ciddi anlamda sevip saydığınız kişilerin, tek taraflı yargısız infaza varan davranış biçimlerinin üzüntüsü içerisinde olduk uzun süre. Şükürler olsun ki konunun üzerimizdeki sıkıntısını artık geride bıraktık. Hiçbir kurum ve kişiye kırgın olma lüksümüz olamayacağı gerçeğinden yola çıkarak. Yayın ilkemizden asla taviz vermeden, büyüklerimizi ve küçüklerimizi en üst düzeyde sevip sayacağımızdan kimsenin kuşku duymaması dileği ile yayınımıza devam edeceğiz.

Ne alaka diyebileceğiniz bir tekerleme zincirini, yaşamımızın bir parçası olduğu için sizlerle paylaşıp yazımı bitirmek istiyorum.

BORCUN VARSA ÖDEMEYE ÇALIŞ VEYA O UĞURDA ÇABALA YOKSA;
En kısa zamanda ya karakolluk, ya mahkemelik, ya icralık, ya hapishanelik, ya tımarhanelik ya da öbür dünyalıksın.

ALACAĞIN VARSA BİRAZ ŞANSLISIN BİRAZINDAN FERAGAT EDEREK ALMAYA ÇALIŞ;
Söz konusu alacağından, yok ağam dedin, paşam dedin, terse ve düze takla attın olmadı alamadınız, eğer karşı tarafın iyi niyetli olduğunu ve borcunu zorda olsa ödemeye çalıştığını fark ettiğinizde, borcunuzun birazında feragat edin ve bunu karşı tarafa hissettirin. Örneğin; bana şu kadar borcun var ama, benim bu gün bu kadar paraya ihtiyacım var, bu kadarını verirsen, kalanından feragat ediyorum dediğinizde, karşı taraf borcunu ödemede iyi niyetli olduğu için kendine sunulan teklife, başlarda sizin attığınız takla gibi, takla atarak kabul edecektir. Ne olur, ne alaka demeyin, elbet vardır bir alakası.

Kalın sağlıcakla