Ülkemizde 1960’lı yıllardan itibaren köyden kente göç oranı artışı ve bunun neticesi olarak kentlerde plansız bir yapılaşma yaşanmıştır. Belediyeler ve kamu görevlilerinin göz yummasıyla veya zorunluluktan gecekondu tarzında yapılar hızla çoğalmıştır. Beykoz ilçesi de bu gecekondulaşmadan fazlasıyla nasibini almıştır. Fabrikalarda çalışmaya gelen insanlar barınma sorununun çözümü için evlerini yapmışlardır. Günümüzde eskiyen bu evler üzerinde yaşayan insanlar için can- mal güvenliği açısından tehlike oluşturmaktadır. Ruhsatsız ve kaçak yapılan bu yapılar için 1980 li yıllarda 2981 sayılı imar affı kanunu çıkarılmıştır. Devlet arazilerinde evleri olan yerler için de tapu tahsis belgesi düzenlenerek halka bu araziler satılmıştır. Ancak bu belgeler çeşitli mahkeme kararları ve Anayasa mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir. 2012 yılında çıkarılan 6292 sayılı 2B kanunu ile orman vasfını yitirmiş devlet arazileri, üzerindeki kullanıcı kişilere satışı mümkün duruma gelmiştir. Yani, 1980 li yıllarda bedel ödeyerek tapu tahsis belgesi alan vatandaş, 2B kanunu ile aynı arsayı devletten bir daha satın almak zorunda kalmıştır.
Beykoz’da ev
yapmak için devletin arazisini parasını ödeyerek satın alan vatandaş, aynı
araziye 1980 li yıllarda tapu tahsis parası ve 2012 yılından sonra da 2B parası
ödeyerek tapu sahibi olmuştur. Yani bir araziye 3 defa bedel ödemek zorunda
bırakılmıştır. Fıkra gibi bir durum.
2018 yılında
çıkarılan imar barışı kanunu ile de devletin arazileri üzerinde evi olan
insanlara tapu alma hakkı da verilmiştir. Bu kanun çıktıktan sonra insanlar
para ödeyip yapı kayıt belgesi almak için sıraya girdiler. Orman arazileri,
tarım arazileri, …. gibi yerlerde evi olan insanlar da bu belgeyi bedelini
ödeyerek aldılar. Fakat orman bakanlığı ve Tarım bakanlığı bu belgeleri kabul
etmediklerini kurum görüşü olarak açıklamışlardır. Alınan belgeler kağıt
parçasından öteye geçmemiştir. Aynı geçmişteki tapu tahsis belgeleri gibi .
Anayasa
mahkemesi 3 Aralık 2024 tarihli resmi gazetede yayınlanan kararın da imar
barışı düzenlemesini kısmen iptal etmiştir. Gerekçe olarak, imar barışı
kanununda belirtilen, ‘’yapının depreme dayanıklılığı hususunun malikin
sorumluluğundadır’’ maddesinin bulunmasıdır. Anayasaya göre bu durum devletin
görevi olduğu gerekçesiyle Mahkeme iptal kararı vermiştir.
Sonuç
olarak, İmar afları belki devlete gelir kazandırmış ancak halkı mağdur etmekten
öteye gidememiştir.